Kahramanlarınızı asla unutmayın!..
7 Aralık 1918… Vilayet binasının üzerinde mavi-kırmızı-beyaz bir bayrak sallanıyordu… Mersin’de işgal gemilerinden karaya çıkan mavi üniformalı askerler ve mavi üniforma giydirilmiş Ermeniler...
7 Aralık 1918…
Vilayet binasının üzerinde mavi-kırmızı-beyaz bir bayrak sallanıyordu… Mersin’de işgal gemilerinden karaya çıkan mavi üniformalı askerler ve mavi üniforma giydirilmiş Ermeniler şehrin en büyük caddesinde resmi geçit yapıyordu…
-Adana Fransızlar tarafından işgal edilmişti!..
İki genç adam bu manzarayı kahrolarak, hüzünlü gözlerle seyrediyordu… Ahmet Remzi Bey, Adana Öğretmen Okulu’ndan mezun olur olmaz yedek subay olarak silah altına alınmış, Avni Bey ile de cephede tanışmış, omuz omuza savaşmışlardı. Ancak Mondros Mütarekesi ile savaş kaybedilmiş, Osmanlı Devleti Anadolu’nun içlerinde küçük bir toprak parçasına mahkum edilmişti!.. Ahmet Remzi Bey yaşlı gözlerle can dostu Avni Bey’e dönerek şöyle dedi:
-Ahdım olsun ki Avni, bu bayrak oradan inecek! Allah bize o günleri gösterecek, göreceksin…
Avni Bey teessürle yere eğdiği başını kaldırmaya bile gerek duymadan, bitap bir sesle yanıtladı arkadaşını:
-Nasıl, Remzi nasıl? Ne silahımız kaldı savaşacak ne de düzenli bir ordu! Halkı da görüyorsun, sefaletin getirdiği umutsuzluk içinde hepsi…
Ahmet Remzi Bey büyük bir hiddet ve nefretle baktığı Fransız bayrağından gözlerini bir an bile ayırmadan cevapladı arkadaşını:
-Savaşmayacağız Avni! Umut dedin ya hani; bu halka umut olacağız, gel benimle…
İşte yüz yıllık “Yeni Adana” efsanesi böyle doğdu!..
Adana’da o sıralarda neredeyse 10 ayrı gazete çıkıyordu. Çoğu Ermeniler tarafından, geriye kalanı da işgalcilere yaltaklık yapan işbirlikçi hainler tarafından çıkarılıyordu. Doğal olarak bir matbaa bulmakta çok zorlandılar ama sonunda Mücavirzade Mustafa Emin Bey, böyle bir gazeteyi kendi matbaasında basmayı kabul etti…