Kudüs! Ey Kudüs!..
Doğudan batıya, batmak üzere olan güneşin altında sanki sonsuza doğru uzanan on binlerce mezarın üzerinden baktım… Üç dinin binlerce yıldır paylaşamadığı, uğruna oluk oluk kan dökülen...
Doğudan batıya, batmak üzere olan güneşin altında sanki sonsuza doğru uzanan on binlerce mezarın üzerinden baktım…
Üç dinin binlerce yıldır paylaşamadığı, uğruna oluk oluk kan dökülen, nice sultanlar, krallar tarafından fethedilmiş ama hiçbirine yar olmamış kutsal dağ (Temple Mauntain) tam karşımdaydı…
Hemen altımda, sarı rengin egemenliğindeki mezarlıkta Museviler bir dindaşlarını son yolculuğuna uğurluyordu.. Söylenceye göre, bu devasa mezarlıkta yatan yüz binlerce, belki de milyonlarca ölü, aynı anda ayağa kalkıp, karşılamak için Mesih’in gelişini bekliyordu.. O anı bir film sahnesi olarak hayal ettim… Olağanüstüydü…
Sağ tarafta İsa Peygamber’in dinlendiği varsayılan yerde şimdi bir kilisenin çanı yankılanıyordu. Solda, tepenin üzerinde ise İsa’nın havarileriyle son yemeğini yediği rivayet ediliyordu… İnanışa göre İsa, buralarda bir yerde çarmıha gerilmiş, sonra da göğe yükselmişti..
Biraz ötede Müslümanların kutsal evi Mescid-i Aksa, onun hemen sağ karşısında ise Musevilerin Ağlama Duvarı (Western Wall) yüzyıllara meydan okurcasına dikiliyordu…
Üç dinin en kutsal yapıtları barış içinde, kol kola, kucak kucağa, yan yanaydılar… Uğurlarında dökülen kanlardan, alınan canlardan sanki hiç haberleri yoktu!..
-Belki en acısı da buydu!..
Kudüs sancılı…
Kudüs gergin bir bekleyiş içinde… Çünkü Kudüs İsrail-Filistin barış görüşmelerinin en can alıcı ve de çözülmesi en zor sorunu!.. Hatta Kudüs, sorun olmanın da ötesinde, barışa uzanmak isteyenlerin önünde müthiş bir engel!..
İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın, davet ettiği Türk
gazetecilerle İsrail basınını buluşturduğu yemekte
yanıma düşen devlet televizyonunun diplomasi muhabiri Ganor Shlomo’nun söylediklerini aktarıyorum yalnızca… As...