Müstahak olmak!..
Bugün 29 Aralık… Bir “yazık yıl” daha geride kalıyor… Akıl almaz bir hızla, anlaşılması zor bir iştahla “toplum” olmaktan, “kabileler topluluğu” olmaya savruluşumuza...
Bugün 29 Aralık… Bir “yazık yıl” daha geride kalıyor…
Akıl almaz bir hızla, anlaşılması zor bir iştahla “toplum” olmaktan, “kabileler topluluğu” olmaya savruluşumuza tanıklık eden bir eskimiş yılı daha geçmişe gömmemize yalnızca iki gün kaldı… Tıpkı, doymak bilmez bir iştah, görülmemiş bir vicdansızlık ve duyarsızlıkla kendi geçmişimizi gömdüğümüz gibi…
Hem de anılarımızın, kavgalarımızın, aşklarımızın bir daha dönmemecesine yitip gideceğini, geleceğe ait umutlarımızın ise bir haysiyetsizlik ve erdemsizlik çukurunda ve de gözlerimizin önünde can çekişerek yok olacağını bilerek gömdüğümüz gibi…
-Bu yılı da güle oynaya gömüyoruz…
Nasıl bir ülkede yaşadığımızı, nasıl bir “topluluğa” dönüştüğümüzü, hangi acılar, hangi korkularla yeni yıla adım attığımızı görmek için çok çaba göstermemize de gerek yok; son bir kaç günün haberlerine, en büyük Türk büyüklerinin demeçlerine bakmak yeterli…
Tasarlanmış yeni ülkenin ya da moda deyimle “İleri Demokrasi”nin İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan muhterem zat, yeni yıla girmemizin eşiğinde, kimlerin teröre katkı sağlayabileceğini, kimlerin “terörist” sayılabileceğini o kadar açık seçik anlattı ki; yeni yılda “ihtimallerin de kelepçeye vurulabileceği” gayet net şekilde anlaşılmış oldu:
-Terör örgütü her alanda faaliyet gösteriyor.. Psikolojik terör var, bilimsel terör var, terörü besleyen arka bahçe var. Bir başka ifadeyle terör propagandası var… Birileri saptırarak, makulleştirerek teröre destek veriyor. Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor, şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazıyor..”
İçişleri Bakanı büyük bir inanç ve ciddiyetle bu açıklamaları yaparken, Ankara’da, Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyeleriyle bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, komisyonun...