Türk tiyatrosunun gururu iki şerefli adam
Onlar çok güzel bir ikili idi… Birini yolda görseniz farkına bile varmadan adını mutlaka diğerinin adıyla beraber düşünür öyle tepki gösterirdiniz:-Aaa bak, Zeki-Metin!..Öylesine ayrılmaz, öylesine bir...
Onlar çok güzel bir ikili idi…
Birini yolda görseniz farkına bile varmadan adını mutlaka diğerinin adıyla beraber düşünür öyle tepki gösterirdiniz:
-Aaa bak, Zeki-Metin!..
Öylesine ayrılmaz, öylesine bir elmanın iki yarısı gibiydiler… Toplumsal çalkantıların ortasında beşik gibi sallanan 70’lerin Türkiye’sinde adeta can simidi işlevi gören iki sanatçı!.. Tiyatroda, sinemada gişe rekorları kırıyor, televizyonda skeçleri, oyunları milyonlar tarafından ezberleniyordu…
Mesela bugün Metin Akpınar için “sanatçı müsveddesi” tanımını yapanların, onun oyunlarından en az birini hatmetmiş olduklarından eminim… Ben hatmettim, oradan biliyorum!.. Askerdeydim; Tunceli Jandarma Komando Tugayı’nın Subay Gazinosu’nda her akşam Zeki-Metin’in “Yasaklar” oyunu videodan izlenirdi!.. Kaç defa izledim bilemiyorum; ancak bugün sahneye çıkayım şakır şakır oynarım valla!.. Üstelik yalnız ben değil, o tarihte askerliğini subay olarak yapanlardan bir B sınıf oyuncu kadrosu bile çıkar yeminle!..
Artık ezberlediğimiz oyunun en çok güldüğümüz sahnesi daha gelmeden kahkahayı basardık o kadar yani!… Mesela ben “yarasa” bölümüne biterdim; Metin Akpınar o bölümde şöyle derdi:
-Yarasa yararlı bir hayvandır. Öyle olmasa adı yaramasa olurdu!..
Hemen iki adım ötedeki evinin sokağına “Yasak hemşehrim” diye sokulmayan Zeki Alasya’nın, “Peki evime nasıl gideceğim” sorusuna Metin Akpınar’ın “Dünya yuvarlak, Macellan, Macellan, Dönüp dolaşıp geleceğin yer mutlaka evindir” yanıtı hepimizi yerlere yatırırdı!..
Onlar bu ülkenin vicdanı, dik duruşu, boyun eğmeyişi, en b.ktan durumlarda dahi kocaman gülüşüydüler… En kederli zamanlarımızın kurtarıcılarıydılar!..
-Zeki’yi çok erken yitirdik… Metin bize onun emanetidir!..