Yeni Osmanlı cengaverlerinin tarumar ettiği ülke!..
2011 yılının ilk aylarıydı… Daha kısa süre öncesine dek “Kardeşim Esad” derecesinde yakın ilişkilerimiz olan, birlikte bakanlar kurulu toplantısı bile yaptığımız Suriye ile aramızın...
2011 yılının ilk aylarıydı…
Daha kısa süre öncesine dek “Kardeşim Esad” derecesinde yakın ilişkilerimiz olan, birlikte bakanlar kurulu toplantısı bile yaptığımız Suriye ile aramızın hızla bozulduğu bir süreç yaşanıyordu. 2010 Yılında Tunus’ta başlayıp Mısır’a sıçrayan ve “Arap Baharı” adı verilen muhalif kalkışmalar Suriye’nin sınırlarına dayanmıştı…
Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı koltuğunda Davutoğlu Ahmet Bey oturuyordu. Hani şu meşhur “Stratejik Derinlik” kitabının yazarı, sonraki dönemde “Değerli Yalnızlık” söyleminin mucidi olan muhterem!.. İşte bu zat ve tabii Asrın liderimiz Suriye liderine “daha demokratik ol, seçim yap, Müslüman Kardeşler Örgütü seçimlere katılsın hatta bunlara hükümette bakanlık ver” türünden telkinlerde bulunuyorlardı. Ancak Kardeş Esad her defasında “hayır” deyip çıkıyordu işin içinden!..
Böylece “Suriye bizim eski bakiyemiz” süreci başladı… Libya müdahalesinde epey geride kalan en büyük Türk büyükleri, bu kez aynı hataya düşmek istemiyor, en önde koşmak için can atıyorlardı!.. Sonunda “muhalif” adı altında ne kadar El Kaide, El Nusra türü dinci çapulcu varsa toparlanıp Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) adı altında bir koalisyon yaratıldı. Suudi Arabistan ve Kuveyt’le birlikte her türlü destek verildi ve mart ayından beri gösterilerle sarsılan Suriye’de iç savaş başlatıldı… Yeni sürecin sloganı şuydu:
-15 güne kalmaz Emevi Camii’nde namaz kılacağız inşallah!..
Medyada ise maşallah bayrağı kapıp en ön safta Suriye’ye gitmek için haykıran, nara atan bir dolu cengaver bulunuyordu!.. “Katil Esed’e dersini verelim” “Osmanlı’nın torunlarıyız” çığlıklarından “gazamız mübarek olsun” histerisine kadar her aradığınız cinsi kolaylıkla bulabilirdiniz! “Kardeşim Esad” artık “Katil Esed” olmuştu! Aklı başında, ırkçılık ve mezhepçilikte uzak, Ortadoğu meselesini iyi kavrayan yazarlar ve aydınlar ise taa o günlerde altını çizerek şunu söylüyorlardı:
-Suriye bölünürse, Türkiye bölünür!.....