Ahlak, doğruluk, kamu yararı istiyoruz!.. Bir de savaş istemiyoruz, ikide bir polis şiddeti de!
“Kendin pişir kendin ye demokrasi”nin güzel tarafı şu: “Tarafsız ve bütün partilere eşit mesafede Cumhurbaşkanı” seçimler boyunca, biri hariç tüm partilere, liderlerine ve tabii bu arada...
“Kendin pişir kendin ye demokrasi”nin güzel tarafı şu:
“Tarafsız ve bütün partilere eşit mesafede Cumhurbaşkanı” seçimler boyunca, biri hariç tüm partilere, liderlerine ve tabii bu arada seçmenlerine saydırıyor.
Seçim bitince iki gün “mesafe” alıyor.
Sonra onları “tarafsız ve eşit mesafe”den Saray’a davet ediyor.
Demokrasinin “kendin pişir kendin ye” süreci, onların bunu şimdilik yememesi ile devam ediyor!
En büyük partinin lideri ise, bir cenaze sonrası, orada öylece ayakta iken, Cumhurbaşkanı ile selefinin davet edildiği Meclis Başkanı odasına çağrılmıyor bile.
Olsun, Cumhurbaşkanı onun “kırmızı çizgisi” zaten. Geç denmezse, öte yana geçemez!
***
Hepsi bir yana, “tarafsız Cumhurbaşkanı”nın hükümet boşluğunu aynı seçim kampanyasındaki gibi nasıl doldurduğunu görüyoruz.
Meydanlardan iftarlara ulaşıldı şimdi.
Bunun kabul etmemiz gereken bir tarafı var.
Kendisi “bütün partilere eşit mesafede” değilse de, kendi partisine yukarıdan aşağı bir mesafede ve hala bu ülkenin en büyük, en ciddi siyasi aktörü.