Belki böyle anlarsın!
3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü idi. Rahat olun. Dünden itibaren artık dünya basın özgürlüğü günü değil! Hem Kamil, dünya bir yana sen bir...
3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü idi.
Rahat olun.
Dünden itibaren artık dünya basın özgürlüğü günü değil!
Hem Kamil, dünya bir yana sen bir yana!
***
Müsaadenizle “basın özgürlüğü”nü dünya tarafından değil, insanın “iç dünyası”cihetinden yazayım.
Denmedik söz, yenmedik nane, çiğnenmedik özgürlük kalmadı nasılsa.
***
Basın özgürlüğü sadece yasaların, yasakların, cezaların, baskıların, tehditlerin getirdiği kısıtlamalar, sansürler, özgürlük ihlalleri meselesi değil.
Öyle olsa, onlar kalktı mı, özgürlük diye bir dert de kalmazdı Özgür!
Oysa misal senin adın Özgür olsun; ama adını Özgür koymakla özgür olunmuyor.
Öyle sadece devletin, amirin, filancanın baskıları yüzünden özgür olmamakla da kalınmıyor.
Bir önemli sorun ve soru şu:
Diyelim özgürsün hakikaten.
Ne yapıyorsun, ne yapardın, ne yapacaksın?
Ne yapmazdın, yapamazdın, yapmayacaksın zaten?