Füze var, uçak var, AB yok!
ÜLKELERİN ruh dünyaları arasında bazı yırtıklar olduğunda... Devletler bunu ya paramparça eder; ki savaşlar olur. Yahut bunu dikerler: Bazen füzelerle, uçaklarla, ticaret anlaşmalarıyla. Elbet “iki...
ÜLKELERİN ruh dünyaları arasında bazı yırtıklar olduğunda...
Devletler bunu ya paramparça eder; ki savaşlar olur.
Yahut bunu dikerler: Bazen füzelerle, uçaklarla, ticaret anlaşmalarıyla.
Elbet “iki ülke açısından da yararlıdır”. Biri eksiklerini alır; diğeri adisyonu toplar.
Mühim olan, “füze, uçak, silah, teknoloji eksiklikleriniz”i kabul edip bunları ithal ederken başka eksikliklerinizi kabul edip etmediğinizdir.
Etmeyebilirsiniz.
Çünkü bir bakarsınız, o devletler kimi başka devlete, misal sultanlıklara, emirliklere “uçak, füze” satarken onların dünyasını pek mesele etmemiştir.
Ama size gelince!
Bir sorunun bir çırpısında bölgenizi, ülkenizi, devletinizi, tarihinizi, zorluklarınızı, acılarınızı anladığını sanan kimi “yabancı” gazeteci de o yüzden “katlanılmaz” gelir. Biraz öyledir de.
“Onların bize ne dedikleri”ne bakarız; “onların dedikleri” üzerine adalet terazisi tartarız.
Oysa esas önemli olan belki şudur:
Kendi ülkelerinde kendi devletlerini, iktidarlarını, siyasetdevlet adamlarını, iş dünyasını, diplomatik-askeri tercihleri de kıyasıya eleştirebiliyorlar mı?
Hem teknoloji, hem yolcu uçağı, hem füze, hem teknoloji vesaire üreten bazı sistemlerde o da mümkün mü?