Herkesin miadı da miladı da farklı!
“Darbe gecesi”ndeki inisiyatifi ve hemen sonrasındaki öyle ya da böyle“dostlarımızı çoğaltacağız” tavrı ile Binali Yıldırım, “Ahmet Hoca’dan daha fazla...
“Darbe gecesi”ndeki inisiyatifi ve hemen sonrasındaki öyle ya da böyle“dostlarımızı çoğaltacağız” tavrı ile Binali Yıldırım, “Ahmet Hoca’dan daha fazla başbakan” olduğunu kanıtladı. Kendisi içinden veya dışından belki tam tersini düşünüyordur ama o gece Yıldırım, “başkanlık sisteminden ziyade, parlamenter-başbakanlık sisteminin” de sağlam sigorta olduğunu kanıtladı! Yeni dönemin bir başka önemli adımı veya adamı ise galiba Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş oldu. Kurtulmuş’un (yıllarca Erbakan’a da sadakatle Cemaat’e bulaşmamış olmanın verdiği rahatlıkla) aldığı tavırlar, ortaya “özeleştiri”formatında koyduğu eleştiriler, iktidar ve havalisinde en çok bağıranların yapabileceği türden değil!
Bir parantez açayım: Her ikisinin adımlarını da hakikaten “tarihi” kılacak en önemli ufuk ise sadece barış olabilir: Sınırda barış, sinirde barış, içte barış, içten barış!
İmkânınız varsa, bilhassa Kurtulmuş’un eskiye oranla daha çok sahne ve söz alarak, daha doğrusu bağımsız söz alarak verdiği son mesajlara bakın.
Orada “FETÖ’ye dair” sıkı geçmiş eleştirisi var... Sadece etrafı değil, bence AKP içini ve tarihini de konu eden sıkı bir “Kripto FETÖ’cüler, gizlenenler, kim bunlarla temasa geçmişse, kim bunlara bulaşmışsa” diye meydan okuma var.
AKP’nin ilk 10 yılını AKP’de değil, “Erbakan vârisi” olarak AKP’ye (yine “sıkı”) muhalif geçiren, AKP’ye 2012’de katılan Kurtulmuş