Madem öyle, gel böyle!
Belki başkası yazar, hatırlatır diye bekledim. Hoş, zamanında susan nasıl yazsın. Başbaşkan’ın (yine) çok kızdığı Doğan Grubu’na “hukuk devleti”nde anında “başka...
Belki başkası yazar, hatırlatır diye bekledim.
Hoş, zamanında susan nasıl yazsın.
Başbaşkan’ın (yine) çok kızdığı Doğan Grubu’na “hukuk devleti”nde anında “başka işler”de ihale yasağı geldi.
Kimimiz “basın özgürlüğüne saldırı” dedi. Meselenin bir özü oydu: Gazetecilik faaliyetinden dolayı cezalandırmak.
Kimimiz “Hak etmişlerdi” dedi. Meselenin bir özü de oydu!
***
Kimsenin pek sormadığı soru şu:
Medya kuruluşlarının ihale işlerinde de bulunmaları, basın özgürlüğünü (ayrıca onların “teşebbüs hürriyeti”ni de) baştan rehin almıyor mu?
Öyle ya, bir zamanlar yasaktı zaten!
Bu yasağın kalkabilmesi için, şimdi “yasaklanan” Doğan Grubu, eski düşmanı Sabah’ı da yanına alıp Ecevit-Bahçeli-Yılmaz ( DSP-MHP-ANAP) koalisyonuna RTÜK yasası sipariş etmişti.
Üç parti, büyük medya kuklası olmuş; içlerinde muhalif olan Uluç Gürkan, M. Ali İrtemçelik gibi milletvekillerini şantaja maruz bırakmıştı.
Yasaya hep muhalefet eden, sonra veto eden, aynen çıkınca haliyle bir şey yapamayan Cumhurbaşkanı Sezer de şantaj haberlere maruz kaldı.
Bugün “basın özgürlüğü” marşı söyleyenlerin o günlerdeki şarkısı buydu. İçlerinde“çok cesurlar” olan cumhuriyetçi, demokrat, ulusalcı, milliyetçi, liberal yazarlar bu konuda tek kelime yazmamaya memur ve mahkum edildi.