Ne beyannamesi, ne Nail Abisi!
Çok sayıda gazetecinin, bırakın hapsi, öldürüldüğü 20 yıl önceyi “gazeteciliğin harika dönemi” diye anacak kadar hafızamı kaybetmedim. Tanınmış gazetecilerin de, bilhassa...
Çok sayıda gazetecinin, bırakın hapsi, öldürüldüğü 20 yıl önceyi “gazeteciliğin harika dönemi” diye anacak kadar hafızamı kaybetmedim.
Tanınmış gazetecilerin de, bilhassa Güneydoğu’da haber peşinde koşan “isimsiz gazeteciler”in de sokak ortasında öldürüldüğü günler.
Ancak dün ile bugün arasındaki temel fark belki de şu:
Gazeteciliğin mümkün olması ile pek mümkün olmaması!
O yüzden, geçmişte eleştiriyi (ve özeleştiriyi) “Mümkün bir gazetecilik”in hakkıyla, özgürlükle, vicdanla, mesleki ve insani hassasiyetlerle gerçekleştirilmemesi üzerinden yapabilirdik…
Öyle yapmaya çalıştık.
Bugün hiç öyle değil!
Bugün mesele. “gazetecilik” hakikaten mümkün olup olmaması.
O günden bugüne varışta emeği geçenleri kutlarım!
***
Geçmişte “kartel” veya bir gün “hortum” medyasından bugün “havuz”a varmışsak ve artık bir gazetecilik kabusuna “havuz” demek de çok naif kalıyorsa…
Geçmişte “devlet ve iktidar gazeteciliği” diye eleştirilen, işin tuhafı sonradan olma ve görmeler dışında, bugün iktidara, devlete iliştirilmiş medyacılık yapanların da o vakit içtenlikle eleştirdikleri ve fazlası mevcutsa…
Bugünün devlet ve iktidar gazeteciliği, muhalif olmayı “hainlik” sayan bir mevkie konuşlanmışsa…
Hakikaten bravo.