Peki bunlar kim o zaman!
“Bizim dinimizde, bizim inancımızda, bizim kadim kültür ve medeniyetimizde farklı olana tahammülsüzlük, zulüm ve eziyet yoktur. Bizim topraklarımızda, kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör...
“Bizim dinimizde, bizim inancımızda, bizim kadim kültür ve medeniyetimizde farklı olana tahammülsüzlük, zulüm ve eziyet yoktur.
Bizim topraklarımızda, kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör yoktur.
Kameraların önünde insanların boğazını kesmek, kadınları aşağılamak, insanların hürriyetlerini kısıtlamak, farklı din, mezhep ve etnik kökenden diyerek insanlara zulmetmek yoktur.
Kendi hırsları ve ideolojileri çerçevesinde insanları sokak ortasında vurmak, öldürmek, yazarlara çizerlere şiddet uygulamak bizim medeniyetimizde asla kendine yer bulamamıştır.”
***
Daha 1,5 yıl önce söylenmiş, daha öncesinde ve sonrasında da benzerlerine rastlanmış bu sözlere bakıyorsun bir…
Sonra onca “şehit”e, yüzlerce “katliam kurbanı”na, onca sivil kayba, yere düşmüş çocuklara, katledilmiş kadınlara, yerde yatan gazeteciye, daha dün Adliye önünde sıkılmış mermilere bir bakıyorsun…
Bir de mağdurlar ve mazlumlar da dahil, “ötekiler”e dini, mezhebi, etnik kökeni, inancı, felsefesi, hayatı, hayat tarzı, düşüncesi, fikri, yazısı, çizisi, ideolojisi yüzünden, “tahammülsüzlük” ne kelime, nefret, küfür, şiddet kusan, linçin hep kenarında hazır duran “elemanlar”a bakıyorsun…
“Peki ben neredeyim yahu” diyorsun!