‘Spor’da şiddet ve koşuyorum diyen Ölüm!
İnsan haklarından vicdan-düşünce-ifade özgürlüklerine… Hak, özgürlük, haysiyet meselelerinde hep kendimize yahut sadece belli bir kesime yontarak idrak ettiğimiz bir hayatımız var. Haliyle o hayat, bayat!...
İnsan haklarından vicdan-düşünce-ifade özgürlüklerine…
Hak, özgürlük, haysiyet meselelerinde hep kendimize yahut sadece belli bir kesime yontarak idrak ettiğimiz bir hayatımız var.
Haliyle o hayat, bayat! Çürümüş, kokuşmuş.
İçindeki vicdan, insanlık, hakkaniyet, adalet dozu, ancak hepsinin tozu kadar.
Canı yanan bile başkasının da canının yandığını…
Acı çeken dahi bir öteki acıyı…
Hoyratlığa, zalimliğe maruz kalan da öteki mazlumu bilmek bir yana, bulmak dahi istemiyor.
***
Yukarıdaki başlığı, “Trabzon’da hakeme saldırı, her yerde tribünde taşkınlık, Ankara’da zaten hep cezalı olan Amedspor yöneticilerine linç” yüzünden atmadım.
Onların yanlış şekilde “Sporda Şiddet” diye adlandırılmasından da sıtkım sıyrıldı.
O eylemlerin çoğu nefret şiddeti!
İçimizdeki sıradan faşizmin, top yuvarlaktır demeyip köşeli kafalarla koştuğu hakaret, nefret, şiddet eylemleri.
“Haksızlığa başkaldırı”dan ziyade, baş ezme, kafa koparma kültürü yahut kültü!
“Sahaya inip o hakeme bir çakacaktım” diyebilen başkanların karizmatik bulunduğu…
“Saydığım büyüğüm aradığı için serbest bıraktırdım alıkonulmuş hakemleri”diyebilen başkanların demek ki büyüklerle hemhal olduğu bir yerde bunun adı“Sporda şiddet” değil, iyi günde-kötü günde, kendi sahanda-deplasmanda, yurdun her köşesinde, her şartta nefret ve şiddettir.