1944: Bir çığlık,bir ağıt, bir dram
Bazıları yaptıkları çok özel haberlerde Jamala’nın Türkiye’ye ilgisinin nedenini araştırıp çok açıklayıcı bilgileri ortaya koyarken, muhtemelen kimileri de şarkının sözlerine...
Bazıları yaptıkları çok özel haberlerde Jamala’nın Türkiye’ye ilgisinin nedenini araştırıp çok açıklayıcı bilgileri ortaya koyarken, muhtemelen kimileri de şarkının sözlerine bazı Türkçe kelimelerin karışmasının sebebini merak ediyordu! Eurovision 2016 birincisi Cemile’den, onun dinlendiğinde insanın adeta içini kavuran şarkısından söz ediyorum. Şarkı, adını bir halkı yok etmek üzere yapılmış sürgünden daha doğrusu soykırımın yaşandığı tarihten alıyor: 1944
Bu halk kimdir? Kırımlı Tatarlar herhalde tesadüfen Türkçe konuşmamaktadırlar. Tıpkı Ahıska’dan sürülen Türkler gibi onlar da Kırım'dan sürülen Türkî haklardan biridir. Yirminci yüzyılın ortasında yaşadıkları zulmü, maruz kaldıkları vahşeti, emin olun Batı kökenli bir halk yaşasaydı, hatırasına neler yapılmazdı ki! Şansızlıkları; yaşadıkları o dehşeti anlatacak, bunun dünya kamuoyunda bir yer edinmesini sağlayacak kimselerinin olmamasıdır. Bir başka ifadeyle, onlar eğer Türk olmasalardı maruz kaldıkları o işkencenin, o vahşetin hikâyesini bütün dünya çoktan ezberlemiş olurdu.
Bir vatanın yağmalanması
Rahmetli romancı Cengiz Dağcı, Kırım Türklerinin dramını anlatan romanlar yazdı, sessiz sedasız vatandan uzak yaşayanların, toprağının kokusunu özleyenlerin hikâyesini anlattı. Ölene kadar Kırım Türklerinin davasının müdafii olmaya devam etti. Sesini kim duydu, kimlere duyurabildi? O Birleşmiş Milletler, o insan hakları kuruluşları, ağızlarını her açtıklarında insanlıktan bahseden Avrupa’nın o ünlü kuruluşları bu sese neden duyarsız kaldılar dersiniz? Sonra 1970’lerde öğrenci olan gençlik kuşakları, milliyetçiler Mustafa Cemiloğlu’nun Rusya’da komünist rejim tarafından işkence gördüğünü, öldürüleceğini bütün dünyaya haykırmaya başladılar. Önce Sovyet Rusya’dan resmi açıklama yapıldı. Böyle bir ismin hapishanelerde olmadığı söylenerek, Türkiye’de bu konuda yapılan protesto eylemlerine cevap verilmeye çalışıldı. Sovyet yönetiminin açıklamalarında düpedüz ‘böyle biri yok’ deniyordu. Ne var ki Sovyetler bile bu yalanı daha fazla sürdüremedi. Mustafa Cemiloğlu’nun işkence altında olmadığını, rejim suçlusu olarak tutuklandığını dünya kamuoyuna açıklamak durumunda kaldı. O günlerde üniversite öğrencisi olan benim kuşağım sokakları afişlerle, sloganlarla Mustafa Cemiloğlu yaşıyor, Kırım Türklerine özgürlük sloganlarıyla doldurmuşlardı.