Cumhuriyetin uzun yılı
Cumhuriyetin en uzun yılı da diyebiliriz. İnsan zaman zaman bir yıla bu kadar olay sığar mı diye düşünmüyor değil. 7 Haziran sonrası hendek savaşlarıyla başlayan terör örgütünün...
Cumhuriyetin en uzun yılı da diyebiliriz. İnsan zaman zaman bir yıla bu kadar olay sığar mı diye düşünmüyor değil. 7 Haziran sonrası hendek savaşlarıyla başlayan terör örgütünün Güneydoğu’yu cehenneme çevirme stratejisi çökertildikten sonra 1 Kasım seçim sonuçlarının demokratik istikrarı yerleştirmesi beklenirken ülke arka arkaya PKK ve IŞİD terör saldırılarıyla karşılaşmış arkasından 15 Temmuz FETÖ yapılanmasının ihanet saldırısı gelmiştir.
Bu saldırıların biri her hangi bir ülkeyi tek başına çökertmeye yetecek saldırılardır ki bunlara yabancı servislerin verdiği destek, onlara hem içeride hem de dışarıda sağladığı sponsorluk dikkate alındığında nasıl tehlikeli bir süreçten geçildiği daha iyi görülebilir. Türkiye’nin arka arkaya gelen bu terör eylemleri, saldırılarla mücadele etmede gösterdiği kararlılık ve dirayetin kaynağında bu topraklardaki bin yıllık devlet bilinci ve bu bunun son yıllardaki demokratikleşme reformlarıyla toplumsal bir dayanak bulmasıyla ilgilidir.
El Bab’da ne işiniz var?
Şüphesiz mücadele bitmemiş hatta en şiddetli evreden geçilmektedir. ‘Türkiye’nin El Bab’da ne işi var?’ diyenler aslında ülkeyi Suriye sınırında kuşatmaya çalışanların sözcülüğünü üstlenmiş gibidirler. Türk askerini orada görmek istemeyenler arasında başta ABD olmak üzere Batı sisteminin bütün unsurları, bütün devletleri bulunmaktadır ki Türkiye bu bölgeden başlayarak Irak’a kadar uzanan bir alanla çevrelenmek istenmektedir. PKK/PYD, DAEŞ, FETÖ gibi bütün terör örgütleri bu kuşatmanın piyonları durumundadırlar.