Devlet ve evlat

Osmanlı Devleti’nin imparatorluk haline gelmesi Fatih Sultan Mehmet Han’ın takip ettiği siyasetin neticesidir. Fatih Kanunnamesi tabiri caizse bir imparatorluk anayasasıdır. Burada yapılan, ortaya konulan kurallardan biri de hanedan ailesinde...

Osmanlı Devleti’nin imparatorluk haline gelmesi Fatih Sultan Mehmet Han’ın takip ettiği siyasetin neticesidir. Fatih Kanunnamesi tabiri caizse bir imparatorluk anayasasıdır. Burada yapılan, ortaya konulan kurallardan biri de hanedan ailesinde kardeş/evlat katli diye bilinen düzenlemenin yapılmış olmasıdır. Bugünkü değerler açısından anlaşılması ya da savunulması mümkün olmayan bu kural; Türklerin ‘segmenter siyasal yapılardan’ ‘imparatorluk siyasal yapısına’ geçip geçememesiyle ilgili tarihsel bir soruya verilen cevap niteliğindedir. Türklerin tarihteki en uzun ömürlü en büyük imparatorluğunun temelini atanlar, kendi çocuklarının hayatları pahasına bunu yaptıklarının bilincindedirler.

FETÖ yapılanmasına karşı mücadele edilirken ortaya iki mesele çıkmıştır. Birincisi, bu yapılanmayla yıllar içinde şu veya bu şekilde yakınlık kurmuş politikacıların, devletin muhtelif kadrolarında yer alan kimselerin ya da mahalli idarelerde yer alan belediye başkanı veya çeşitli statülerde bulunanların 17-25 Aralık olayları yaşanmasına rağmen bu ilişkilerini kesmemiş olmalarıdır.

Hedefte ne var?

Bunların bu örgütün gerçek amacını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef haline getirmesinin sebebini anlamamış olmaları mümkün müdür? Böyle bir ihtimal olmasa da ‘yarın başka bir şey olur, vaziyet değişebilir’ gibi oportünist bir hesap içine girdiler diyelim, bu durum da bile bu insanlarla siyaset yapmanın, devleti yönetmenin mümkün olmadığı açık ve seçik bir şekilde ortadadır; çünkü, bu örgütün hedefi Türkiye’dir. Erdoğan düşmanlığının sebebi; onun bu ülkenin içine sokulmuş bulunduğu bağımlılık ilişkilerini tasfiye eden bir siyasetçi olmasıdır.

Bu ve benzeri kadrolarda bulunanların ikinci bir sorunu ise, FETÖ ile çevrelerinin çoluk-çocukları başta olmak üzere yakınlarının kurduğu ilişkiler üzerinden mücadelede isteksiz olmaları, mücadeleyi yakınlarından başlatmakta yetersiz kalmalarıdır.

Burada başka siyasi görüşlere mensup siyasetçi, bürokrat, asker ya da sivil unsurların bu mücadeleyi AK Parti meselesi olarak görüp, mücadelenin başarılı olması halinde kendi siyasi pozisyonlarının zayıflayacağına dair endişeye kapılanlardan da bahsedilebilir. Bir anlamda, tarafı oldukları kendi politik görüşlerinin geleceğini düşünerek bu mücadeleye yeterince katkı yapmamak, sorumluluk almamak gibi bir tavır takınmanın da ülkenin karşı karşıya bulunduğu sorunun ‘bağımsızlık meselesi’ olduğunu anlamamakta ısrar edenlerden oluştuğu söylenebilir, fakat bunun mazeret olarak kabul göreceğini asla kimse beklememelidir.

Bu mücadeleyi hiç kimse, FETÖ adlı yapılanmanın ülkeyi ele geçirmek için kendi halinde harekete geçmesine karşı bir mücadele olarak göremez; bu mücadele FETÖ, PKK/PYD, DAEŞ gibi yapıların hepsinin yer aldığı bir yeni Ortadoğu siyasetinin unsurlarına karşı yapılmaktadır.

Bağımsızlık düşmanları

 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Veda zamanı 26 Nisan 2021 | 702 Okunma Yarın ayın kaçı? 22 Nisan 2021 | 466 Okunma Sistem değişti de ne oldu! 19 Nisan 2021 | 228 Okunma Reel sektörün dinamizmine uygun para politikası 15 Nisan 2021 | 107 Okunma Karadeniz barışı 12 Nisan 2021 | 134 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar