İşçiler
Bugün işçilerin bayram günü olan 1 Mayıs. Geriye doğru bakıldığında meselenin bugüne gelinmesinin hiç de kolay olmadığını görmek zor değildir; yasaklar, baskılar, istismarlar, provokasyonlar...
Bugün işçilerin bayram günü olan 1 Mayıs. Geriye doğru bakıldığında meselenin bugüne gelinmesinin hiç de kolay olmadığını görmek zor değildir; yasaklar, baskılar, istismarlar, provokasyonlar, acılar, katliamlar, neler yaşanmamıştır ki…
İşçiler, emekleriyle hayata değer katanlar sadece insanca yaşamak, insan onuruna yakışır bir hayat sürmek isterken nelerle karşılaşmadılar hangi zorluklara haksızlıklara maruz kalmadılar! “Çalışma şartlarının sorunları, sosyal hukukun yetersizlikleri, işverenlerin istismar ve kâr hırsıyla sosyal haklara körleşmiş, duyarsız zihniyetleri, devletin meselenin insani ve sosyal boyutunu anlamaktan uzak bir bürokratik düşünce geleneğinden gelmesi, emeğe karşı ilgisizlik, hangi sorunlara yol açmaktadır?”
Sanayi ve işçi
Sınıflaşma, işçileşme süreçleri yeterince tartışılıp sorunları ele alınamamıştır. Bu ülkede uzun yıllar sol literatürün kavramlarıyla kendisini ‘solcu’ diye nitelendiren örgütlenmelerin gölgesinde kalan bu meseleler, büyük ölçüde işçilerin kendi taleplerinden uzak, onları dikkate dahi almayan bir anlayış tarafından yönlendirilmiştir. “Bir anlamda sınıflaşma süreci ilerlemeyince, işçilerin organik bir sınıf olarak ‘kendi meselelerini, kendi talepleri’ olarak ortaya koyacakları bir dilin gelişmesi mümkün olmadığı için, işçi sorunları ya devlet içinde bürokratik kadroların ‘sosyal meseleyi’ kavramalarına kalmış ya da aydın-bürokrat-siyasetçi zümrelerin ‘solculuk anlayışı’ tarafından biçimlendirilerek ortaya konulmuştur.”
Devletin meseleye bakışı, yıllar boyu bürokratik ideoloji tarafından şekillendirilmiştir. Neredeyse her meseleyi idari bir mevzuat konusu haline getiren bu anlayışa göre ‘sosyal mesele’ de bir idari sorundur ve sadece kanun, yönetmelik gibi mevzuatla düzenlenebilir! Buna göre davranılmış, işçi meseleleri devlet tarafından tanzim edilmeye çalışılmıştır. Devletçilik politikalarının ekonomiye hâkim olduğu yıllardan, KİT’lerin başat üretici kuruluşlar olduğu zamanlardan bu yana, devletin ‘örnek işveren’ olarak mevzuatta ne varsa ona göre davrandığını hatta bu konuda ‘iyi işveren görüntüsü’ vermeye dikkat ettiğini belirtmek gerekir ki, bazı sendikacılara göre bu dönem ‘sendikaların altın çağıdır’.
Emek ve vatan