Terörün küreselleşmesi
Terörle yoğun mücadele eden ülkelerden biri olmamız sebepsiz değildir, Türkiye’ye karşı terör uluslararası ilişkilerin bir aracı olarak kullanılmaktadır. Sebebi açıktır; Türkiye...
Terörle yoğun mücadele eden ülkelerden biri olmamız sebepsiz değildir, Türkiye’ye karşı terör uluslararası ilişkilerin bir aracı olarak kullanılmaktadır. Sebebi açıktır; Türkiye bağımsızlıkçı bir siyaset izleyip yüzyıllık Batı vesayetine hayır deyince bundan rahatsız olan güç merkezleri yıllardır baskı aracı olarak kullandıkları etnik terörü çeşitlendirerek, doğrudan doğruya ülkeye müdahale etmek de dâhil FETÖ gibi farklı örgütleri devreye sokmuşlardır.
Ankara’daki son suikast bu bağlamda işin ciddiyetinin nerelere uzandığını hatta daha kötü olayların da planlanmış olacağını göstermesi bakımından üzerinde durulması gereken bir olaydır. Rus büyükelçisinin bir suikastla öldürülmesi, bu ülke toprakları üzerinde terör üzerinden nasıl bir uluslararası mücadelenin sahnelendiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu mücadele Türkiye’nin yeni ittifaklara yönelmesine karşı hem Türkiye’ye hem de muhtelif ülkelere, yeni ilişkiler kurulan veya kurulacak muhtemel müttefiklere karşı bir istikrarsızlık tehdidi olarak değerlendirilmeye açıktır. “Basit anlatımıyla Türkiye yalnızlaştırılmak istenmekte yöneldiği yeni açılımların önüne geçilerek, Türkiye ile ittifak yapmanın maliyetinin yüksekliği gibi bir kanaat oluşturulmaya çalışılmaktadır.”
Batı’nın çıkmazları
Batı’nın bu tür bir iktidar ilişkilerini uluslararası düzlemde sürdürme kabiliyetini yitirmekte olduğu bir dönemden geçiyoruz. Batının hegemonik üstünlüğünü sağlayan ekonomik, siyasal ve askeri politikaların dayandığı bütün parametreler değişiyor, daha önemlisi Batı toplumlarının başta demografik olmak üzere düşünsel, teknolojik ve örgütlenme kabiliyetini oluşturan yaratıcı muhayyilesinin, yeni fikir üretiminin yerini etno-sentrizmin yıkıcılığı ile işbirliği kurma kabiliyetinin zayıfladığı bir süreç almaktadır. Bu durum Batı toplumlarının küresel sürece, onun meydana getirdiği sorunlara karşı çözüm üretme kabiliyetini kaybetmesine sebep olduğu için yansımaları daha ciddi problemlere dönüşmektedir.
Bu problemler arasında İslamofobi, ırkçılık, yabancı düşmanlığı gibi toplumsal bakımdan şizofrenik belirtiler taşıyan davranışlar ön plana çıkmaktadır. Toplumsal planda bu sorunları yaşayan Batı toplumlarının uluslararası sorunlara verdiği karşılıkların sağlıklı olması için siyasal bakımdan bütün bu toplumsal sorunlardan etkilenmemesi gerekir ki bunun mümkün olmayacağı açıktır. Kısaca Batı’da politik istikrarsızlığa neden olan birçok toplumsal sorunun her şeyden önce Batı demokrasileri açısından ciddi bir kriz sebebi olduğu görülmelidir.
Burada ortaya koymak istediğim husus; “Batı sisteminin dayandığı uygarlığın yaşadığı derin düşünsel sorunları dikkate almasak bile, aktüel sorunları yani dünya sisteminin patronu olarak uluslararası sistemde sebep olduğu istikrarsızlığın sonucu yaşanan problemlerin bu sistem tarafından çözülmesinin mümkün olmayacağıdır.”
Terörle dans edenler