Toplumsal muhalefet krizi
Hayır, Gezi’den bahsetmeyeceğim, Firüzağa’da yaşanan olaydan ya da liseli çocuklar üzerinden yapılmak istenenlerden de… Aslında bütün bu ve benzeri olaylar hakkında oluşturulmuş veya oluşturulmak...
Hayır, Gezi’den bahsetmeyeceğim, Firüzağa’da yaşanan olaydan ya da liseli çocuklar üzerinden yapılmak istenenlerden de… Aslında bütün bu ve benzeri olaylar hakkında oluşturulmuş veya oluşturulmak istenen kanaatler, kamuoyunda şöyle bir kampanya sürdürmek üzere kullanılıyor: ‘Türkiye’de giderek otoriterleşen bir rejim var, gelin bununla mücadele edelim!’ Bu kampanyanın muhtelif bileşenleri var ama tahmin edileceği üzere başrolünde ‘yarı resmi El Ahram gazetesi’ ve etrafında toplananlar bulunuyor.
Burada temel meselenin toplumsal/sivil muhalefet krizi olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de AK Parti’nin 14 yıllık iktidar dönemine rağmen böyle bir muhalefetin oluşamaması ciddi bir sorundur. Demokrasiler ancak siyasi ve toplumsal muhalefetle kendilerini yenilerler. Türkiye’de siyasi muhalefetin yetersiz olduğu biliniyor. Toplumsal muhalefetin eksikliği, yaşadığı kriz ise demokratikleşme sürecinde bulunan Türkiye için çok daha ciddi bir problemdir.
Neyin muhalefeti?
burada soru şudur; Türkiye’de toplumsal/sivil muhalefet neden gelişemiyor? Dikkat edilirse Gezi’den başlayarak bugüne kadar liseli çocuklar etrafında oluşturulmaya çalışılan dilin dayandığı yer ‘ideolojik iktidarın’ dilidir, bunun oluşum süreci aslında oldukça eskiye, İmparatorluğun içinde ‘tahakküm geleneğine’ kadar uzanmakta daha doğrusu ona dayanmaktadır.
Bu tahakküm geleneğine karşı ortaya çıkan toplumsal muhalefet sivildir. Bürokratik/militer zümrenin pozitivist aydınlanmacı anlayışının, devletin bütün baskı araçlarıyla sivil toplumsal alana yönelttiği baskıya karşı muhafazakâr/yerli bir tavra sahiptir. “O halde toplumsal/ sivil muhalefetin tarihsel kökleri Türkiye’deki egemen ideolojik iktidara karşı konumlanmış bulunmaktadır. Egemen iktidar ideolojisinin dili ise sivil/toplumsal alana karşı bütünüyle tahripkâr, müsamahasız, baskıcı zorba bir anlayışa sahiptir.” Türkiye’de sivil toplumsal muhalefet geleneği, iktidar ideolojisine karşı muhafazakâr bir karakterde oluştuğu, pozitivist/aydınlanmacı iktidar elitlerinin dili karşıtlığında şekillendiği için, farklı bir toplumsal muhalefetin ortaya çıkması, her şeyden önce yeni bir muhalefet dilinin/söyleminin üretilmesine ihtiyaç göstermektedir.