Sâdık talebenin, uyması gereken edepler vardır!
Talebe, hocasının emrini muhâkeme ve münâkaşa etmeden yerine getirmeye çalışmalıdır... Seyfeddîn Menârî, Şâh-ı Nakşibend hazretlerinin yetiştirdiği büyük velîlerdendir....
Talebe, hocasının emrini muhâkeme ve münâkaşa etmeden yerine getirmeye çalışmalıdır...
Seyfeddîn Menârî, Şâh-ı Nakşibend hazretlerinin yetiştirdiği büyük velîlerdendir. Taşkend ile Semerkand arasında bulunan Menâr köyünde doğdu. On beşinci asrın başlarında vefât etti. Şâh-ı Nakşibend vefât edinceye kadar sohbet ve hizmetinden ayrılmadı. Şâh-ı Nakşibend hazretleri, vefâtına yakın bu kıymetli talebesine, kendisinin vefâtından sonra Alâüddîn-i Attâr'a bağlanmasını, onun hizmet ve himmet kanatları altında bulunmasını işâret etti. O da hocasının vefâtından sonra, Hâce Alâüddîn'in hizmetine girdi.
Seyfeddîn Menârî, ilk zamanlarında Hâce Hamîdüddîn'den fıkıh ilmi okuyordu. Lüzûmu kadar fıkıh öğrendikten sonra, Şâh-ı Nakşibend hazretlerinin sohbet ve hizmetine devâm etmeye başladı. Hâce Hamîdüddîn ise, fıkıh ilmini ilerletmesi arzusunda olduğundan, onun bu ayrılışını hoş karşılamadı. Hattâ onu kötülemeye kadar gitti.
Seyfeddîn Menârî şöyle anlatır: "İlk hocam Hamîdüddîn vefât ederken yanında bulundum. Büyük bir ızdırap içinde idi. Ona;
-Çektiğiniz...