Yürüyüşün sonrası
Ülke siyaseti Adalet Yürüyüşü ile yeni bir döneme giriyor. Herkes için adalet özleminin yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bu nedenle girilen dönemin oluşturduğu koşulların ve olanakların doğru...
Ülke siyaseti Adalet Yürüyüşü ile yeni bir döneme giriyor. Herkes için adalet özleminin yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bu nedenle girilen dönemin oluşturduğu koşulların ve olanakların doğru değerlendirilmesi, tarihsel bir sorumluluğa dönüşüyor.
AKP demokraside başarısız
Ülke siyaseti parti içi demokrasiyi bir türlü benimseyemediği için sürekli tıkanıklık içindeydi.
İç ve dış kamuoyunu oluşturan etkin çevrelerin büyük demokrasi umutlarıyla besleyip iktidara taşıdığı AKP, beklentileri tümüyle boşa çıkardı. Demokrasiyi dillerinden düşürmemelerine aldırmayın, AKP, bildiğimiz anlamda demokrasiye tamamıyla yabancıdır.
AKP milletvekili adaylarının parti genel başkanı tarafından değil, önseçimle saptanacağı, böylece geleneksel kişiye bağlı parti yapılarının yerini katılımcı yapıların alacağı sözünü vererek iktidar oldu ve iktidarı boyunca bunun tam tersini yaptı; kişiye bağlılığın iplerini iyice kalınlaştırdı; halata dönüştürdü.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, aynı zamanda cumhurbaşkanı olarak hukuktan üniversiteye tüm kurumlarıyla devletin başındadır. Erdoğan hem partinin, hem de ülkenin siyaset söylemini tekeline almış bulunuyor. Basın-yayının çok büyük bir bölümünü oluşturan ve AKP’ye doğrudan ya da dolaylı olarak bağımlı olan kısmında, kulaklar, gözler ve beyinler, zorunlu olarak Erdoğan’a göre davranıyor; uygun deyimle, ön almak, ondan önce bir görüş sergilemek ve yeni şeyler söylemek söz konusu olamıyor; alanı daralan siyaset, sığlaştırıyor ve kısırlaşıyor. Kısaca siyaset üretilemiyor.
Adalet, özgürlük, barış