İlahiyatçılar bu halka açıklama yapmalı
Mustafa Öztürk ve gibilerinin İslâm’ın esaslarına yönelik şüphe uyandıran, tahrif eden beyanlarını ilahiyat fakültelerinde “İslâm’ı öğretiyorum” diye talebelere anlatmalarına gösterilen tepki linç değil haklı bir tepkidir.
İstiyorlar ki inandığımız her şeye sövsünler, tahrif etsinler ama bizler sesimizi çıkarmayalım, sineye çekip bir kenarda oturalım.
Ses çıkardığımızda da ortalığı velveleye verip cazgırlıkla sesimizi kısmaya çalışıyorlar.
Onların işlediği her melanet özgürlük bizlerin insanî saikle melanetlerine karşı çıkışımız ise linç etmek oluyor!
İşte en son yaşadığımız vak’a. Bir ilahiyat profesörü Kur’an-ı Kerîm’den âyetler okuyup “Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olamaz mı?” diyebiliyor. Üstelik bu profesör tefsir hocası ve tefsir yazmış!
Bu profesör daha önce de “Bazı zamanlar keşke Kur’an inmeseydi diyorum”, “Kur’anı’ı bir kenara bırakalım” gibi küfrünü açıkça beyan eden ifadeleri olmuştu.
“Küfrünü açıkça beyan eden ifadeler” demem âfâkî değil; elfâz-ı küfür bahsinin ilk derslerindendir Kur’an-ı Kerîm hakkında hangi beyanların insanı küfre götüreceği.