Diyanet’e uyarı ve bir dilek
CENAZE namazlarında vefat eden kişinin hayırla yâd edilmesi, bu bağlamda 'helallik istenmesi/verilmesi' uygulaması, Hz. Peygamber zamanında yaşanmış kimi cenaze olayları üzerine "Hayırla anılan insanlar cennete gider...
CENAZE namazlarında vefat eden kişinin hayırla yâd edilmesi, bu bağlamda 'helallik istenmesi/verilmesi' uygulaması, Hz. Peygamber zamanında yaşanmış kimi cenaze olayları üzerine "Hayırla anılan insanlar cennete gider, kötülükle hatırlanan/anılanlar cehenneme gider" hadisi şerifi gereği olarak İslami bir gelenektir.
Özünde uhrevi hayatın eşiğindeki kişi üzerinde kul hakkı olmaması ve şayet varsa, hak sahibinin hakkını bağışlaması amaçlanır. Sözü, 31 yıldan bu yana terör kurbanı/şehidi olarak bu vatan için genç yaşta toprağa düşenlerin cenaze namazına getirirsek, namaza katılanların ve yurttaşlar olarak hepimizin, rütbeli-rütbesiz şehitlerimiz üzerinde ne gibi bir hakkımız var ki, helallik isteniyor, bizler de "Helal olsun" diye bağırıyoruz. Şehidimiz tabutundan başını kaldırır da özellikle cenazedeki siyasilere hitaben "Yavuklum vardı, nişanlım vardı, gencecik ve hamile eşim vardı, çocuklarım vardı, ömrümün baharında değil, ilkbaharındaydım. Acizler, zavallılar, ikiyüzlüler, sizin çocuklarınız neden hiç 'şehit' olmuyor, bu milli felaketi ne zaman çözeceksiniz, sizin bende değil, benim sizde hakkım var, defolun huzurumdan..." derse, ne cevap verilecek?.
Diyanet, vatan için şehit düşmenin özüne ve sorunun kutsiyet, ulviyet ve ruhaniyetine olduğu kadar, cenaze namazındaki milli, manevi ve uhrevi iklime uygun bir söylem ve uygulama geliştirmelidir.