Endişeli tablo
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, çözüm müzakereleri nedeniyle halktan gelen nabız seslerinin giderek yükseldiğini ve ampulü patlatacak seviyelerde olduğunu anlayınca, İmralı'da bir masa kurulduğu iddiasını, bölgeye...
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, çözüm müzakereleri nedeniyle halktan gelen nabız seslerinin giderek yükseldiğini ve ampulü patlatacak seviyelerde olduğunu anlayınca, İmralı'da bir masa kurulduğu iddiasını, bölgeye de giderek, yalanladı. Kandil de dağdaki masayı dağıttığını, silah bırakma kararı için kongre toplamayacağını açıkladı.
Bu kadar 'tantana'dan ada, dağ seferleri, akil insanların mesaisi, Dolmabahçe toplantıları, vs'den sonra, eski hamam eski tas düzeninde devam halindeyiz; üstelik tellaklar da aynı... Çözüm senaryosunun filme alınmasında, bir nevi rejisörlük yapan siyasetçi de iyi niyetle, adadaki masanın boyutlarını dahi açıklamak durumunda kaldı. Bütün bunlar, olup bitenin sadece bir kişinin irade ve inisiyatifinde olduğunu, diğer zevatın bu prodüksiyonda figüran konumunda olduğunu gösteriyor. Çözüm süreci iddiasını ortaya koyan Cumhurbaşkanı, sürece her türlü müdahale hakkını kendinde görüyor, "Bu işin altına gövdemi koydum" derken de haklı... İktidar, her türlü riski her nedense almış, akiller çözüm diye yollara dökülmüş, karşı taraf ise bir tarafta 'demokrasicilik' oynayıp, demokrat avına çıkmışken, diğer tarafta silahların gölgesinde bölgedeki sandıkları kuşatmış durumda...
Sadece radikal milliyetçiler, ulusalcılar için değil, iktidara angaje olmamış kesimler için de bu tablo endişe doğuruyor. Seçim arifesinde, bu kadar yüksek maliyeti AKP de taşıyamaz. Cumhurbaşkanı da eski bir 'libero' olarak, arkadan oyunu toplayıp, AKP'yi 'seçim hasarı'ndan kurtarmaya çalışıyor.
TEOG sınavında iddialar bitmiyor