Huzur...
İNSANOĞLU asırlardır ‘huzur’u arıyor. Karalardan karalara göçlerin hepsinin zihninde daha huzurlu topraklara erişme isteği yatıyor. Bütün dinler, felsefeler insanlara hep huzuru, sükûneti vaat ediyor. Kapitalist...
İNSANOĞLU asırlardır ‘huzur’u arıyor.
Karalardan karalara göçlerin hepsinin zihninde daha huzurlu topraklara erişme isteği yatıyor. Bütün dinler, felsefeler insanlara hep huzuru, sükûneti vaat ediyor. Kapitalist düşünce sistemi ise obezliği, lüksü, aşırı tüketimi, doymazlığı, çevreyi mahvetmeyi dikte ediyor. Birkaç parça eşya ile ömrünü tamamlayabilecek kişiler moda kandırmacasının peşine takılarak sürekli yeni şeyler alıyor. Alınan her yeni ürün ham madde, su, hava, enerji yönünden bizi biraz daha fakirleştiriyor. 2-3 ayakkabısı olan ile 20-30 tane olan aslında aynı insan değildir. Ruhsal dengesi olmayan kişiler sürekli tüketme hastalığından da mustariptirler.
Devasa arabalar, büyük evler, şatafatlı mobilyalar hep sadeliği yok eden alışkanlıklardır. Az tüketime geçmeden bu dünyanın sorunları asla azalmayacaktır.
Saman kâğıdına basılabilecek bir kitabı, dergiyi, gazeteyi çok daha değerli kağıda basmak israftır, dünyayı bitirmektir. 2-3 çeşit yemek ile yetinmeyip onlarca çeşit yiyecek tüketmek de bize sağlık değil depresyon olarak dönecektir.
Dünyada bulunan 200 kadar ülkenin 20 kadarı tamamen kapitalist düşüncenin kölesi haline gelmiştir. Bu toplumlar her ay, her yıl yeni, daha abartılı eşyalar alma hastalığına yakalanmışlardır. Hasta olan bu milletler daha çok tüketimi devam ettirebilmek için diğer ülkeleri hile, tuzak, illüzyonlarla soyma yoluna sapmaktadırlar. Son 500 yıllık savaşların, saldırıların çoğu daha lüks bir hayata erişme güdüsünün sonucudur. Afrika’nın, Asya’nın asırlarca soyulmasının altında da bu sebep vardır.
İnsanlık sade yaşama yönelmedikçe savaşlar, katliamlar, hırsızlıklar devam edecektir. Ali ÖZDEMİR
GÜNÜN SÖZÜ