Karslı Sezai Yazıcı 10 yılda hazırladı: ‘Ani Harabeleri’ kitabı çıktı
Onlarca medeniyete beşiklik etti. Sultan Alp Arslan’ın 1064 yılında Ani fethini anlatan tarihçiler ondan 100.000 nüfuslu 1001 kiliseli şehir olarak söz eder. Yaptığı kazılarla kenti ortaya çıkaran Nikolay Marr...
Onlarca medeniyete beşiklik etti. Sultan Alp Arslan’ın 1064 yılında Ani fethini anlatan tarihçiler ondan 100.000 nüfuslu 1001 kiliseli şehir olarak söz eder. Yaptığı kazılarla kenti ortaya çıkaran Nikolay Marr Ani’deki çok kültürlülükten derinden etkilendi. Ani, Kars ili içerisinde Türkiye-Ermenistan sınırını çizen Arpaçay’ın yanı başındadır. Kimilerine göre “ölmeden önce gezilmesi gereken yüz yer” arasındadır.
Uzmanlar, Türkiye’de Ani üzerine yapılan çalışmaların son derece sınırlı olduğunu belirtiyor, bunların da genellikle belli bir dönemi kapsayan ‘Tarih çalışması’ ya da farklı konulardan söz eden rehber kitaplar olduğunu söylüyor. Bu alanda monografi niteliğinde yani sadece belli bir konuyu odaklanarak yapılmış inceleme yok denecek kadar az. Sezai Yazıcı’nın Ani kitapları bunun ilk örneği olmaya aday.
Yazıcı, kamuda yöneticilik yapmış, genç yaşta emekli olmuş bir bürokrat. Kars’ta yaşıyor. Bölge tarihi ve sorunları üzerine araştırmalar yapıyor. Mütevazı ölçüleri aşan bir arşive sahip. On yıldır Ani üzerine yaptığı çalışmalar Serhat Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle dört kitap olarak yayınlanmış.
Sezai Yazıcı’nın kitapları: 1. Ani Kaynakça [Ani Bibliography], 2. Ani Sırları [Secret of Ani], 3. Seyyahların Gözünden Ani ve 4’üncüsü de bunun İngilizce çevirisi olan Ani Through of Travelers başlığını taşıyor. Kitaplar yaklaşık 1200 sayfadan oluşuyor.
Ani Kaynakça adli kitapta Ermenice, Rusça ve Arapçanın da olduğu 2029 kaynağın künyesi yer almış. 225 madde başlığı altında, Ani’deki dönem, zaman ya da olaylarla ilgili olarak şimdiye kadar pek rastlanmayan bir kronoloji hazırlanmış. Ani Sırları başlıklı kitapta yeraltı sırları, fetih sırları, köprü sırları ve sur sırları üzerinde duruluyor.
Seyyahların Gözünden Ani adlı kitapta 42 seyyahın izlenimlerine yer veriliyor. Yazıcı, bu kitapta ilk kez kayıp bir günlüğün izini sürerek Manuçehr Camisinin duvarına hak edilen Ebu Said Bahadır Hanın fermanını Rus doğubilimci Nicolai Khanikof’tan on yıl önce Fransız Eugene Boré tarafından okunduğunu açıklıyor.