Öldürmek değil yaşatmak
TAHİR Elçi, çatışmalarda hasar gören 4 ayaklı minare önünde (4 mezhebi simgeleyen), "insanlığın mirasıyım, mirasına sahip çık" temalı basın toplantısı yaparken, elinde pankartla...
TAHİR Elçi, çatışmalarda hasar gören 4 ayaklı minare önünde (4 mezhebi simgeleyen), "insanlığın mirasıyım, mirasına sahip çık" temalı basın toplantısı yaparken, elinde pankartla vuruldu.
Ölmeden birkaç dakika önce son konuşmasında “... Birçok medeniyete beşiklik etmiş bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında, silah, çatışma, operasyon istemiyoruz” çağrısı yaptı.
Korumaya çalıştığı, Anadolu’da tek örnek olduğunu söylediği tarihi yapının dibinde, yine bir operasyonda hayatını kaybetti.
‘Kandil Baronları’ndan biri, önemli bir Alman gazetesine “Artık savaşmak istemiyoruz, silahlı mücadele amacına ulaştı, üçüncü taraf gözetiminde siyasi müzakere safhasına geçmek istiyoruz” dedi.
Baro Başkanı, caminin bulunduğu yerde hendekler kazılmasına, çatışma ortamının bölgenin merkezi sayılan Diyarbakır’a taşınmaya çalışılmasına rağmen “Operasyon istemiyoruz” derken, muhtemelen, hendeklerden medet uman unsurların da husumetini üzerine çekmiş olmalı.
Tahir Elçi, silahlı kalkışmayı siyasal mücadelenin bir uzantısı olarak tanımlaması nedeniyle yargılanıyordu. Dört ayaklı minare önünde yaptığı son konuşmasında sarf ettiği “Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz” sözleri, Kandil’in dile getirdiği “Artık savaşmak istemiyoruz” beyanları ile beraber değerlendirilince, silah ve çatışma ile alınacak bir mesafenin kalmadığı ortaya çıkıyor. Silahın, bu tip karanlık savaşlarda (her türlü yabancı unsurun kendine yonttuğu çatışmalar) ne zaman, kimi vuracağı belli olmuyor ve artık bölge insanına taşıyamayacağı kadar ağır bir maliyet ödetiyor.