Uluslararası Ceza Mahkemesi ve suçlular
CENEVRE I, II, Viyana süreci, Cenevre III ve daha kim bilir hangileri?Elbirliği ile insanlığa karşı suç işleyenler, barış görüşmeleri adı altında ‘geyik muhabbetleri’ yapıyorlar. Kim katılacak, kim...
CENEVRE I, II, Viyana süreci, Cenevre III ve daha kim bilir hangileri?
Elbirliği ile insanlığa karşı suç işleyenler, barış görüşmeleri adı altında ‘geyik muhabbetleri’ yapıyorlar. Kim katılacak, kim katılmayacak diye eyleşilirken, bir sürü sergerdenin at oynattığı, kadınların cariye yapıldığı, canını kurtarıp kaçanların denizlerde boğulduğu, denizleri geçen çocukların uluslararası mafya tarafından gasp edildiği iddiaları, artık esamisi kalmayan insanlık vicdanına ayna dahi tutamıyor!
Avrupa Çocuk Ombudsmanları Birliği (ENOC), mülteci çocukların durumunu “felaket” olarak niteliyor, hastalık, insan ticareti, istismar, taciz dahil her türlü rezillik ile yüz yüzeler. UNICEF, Avrupa’dan mülteci çocuklara acil koruma talep ediyor. Bu durumu seyreden bütün insanlık, işlenen suçların dolaylı faili durumunda.
Ortadoğu’yu talan eden, zamanın Sykes-Picot’ları, arsızlıkta bütün sınırları aşmış bir halde, vicdanlarında çoktan kaybettikleri sözde ‘barışı’ arıyorlar.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Bosnalı Müslümanları katledenleri temsilen, Milosoviç’i yargıladı. Barışa karşı, insanlığa karşı suç işlediğini iddia etti. Ortadoğu’yu işgal edenler, dinozorlara karşı değil insanlığa karşı suç işlediler/işliyorlar.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yer itibariyle yetkisi evrensel mahiyette, Roma
Statüsü’ne göre zaman bakımından da bir sınırlama yok. Sonuç olarak, bugünün yarını var, her şey bir tarafa, çocuk hayatı üzerinden oyun oynayanları, yarın nasıl bir akıbet bekler? Bugünden kestirmek güç...
Baki BULUT
Özelleştirmeler yanlış oldu
BOTAŞ’ın Ocak 2015 ayında Hazine’ye 5.6 milyar TL verdiği haberi, özelleştirmelerin ne kadar yanlış olduğunu göstermektedir. Geçen hafta gazetelerde çıkan bir haber “BOTAŞ’ın ocak ayında hazineye 5.6 milyar TL” verdiğini yazmıştır. Reform meraklısı, yandaşlar ve özel sektör, ‘altın’ KİT’leri yutmuşlar ve yutmaktadırlar. Zarar etmeleri mümkün olmayan, devletin vergi gelir kaynağı olan bu KİT’ler ve yıllık kârları aşağıdadır:
-BOTAŞ - Boru Hatları
AŞ (5.6 milyar TL)
-TÜPRAŞ - Türkiye petrol rafinelerinin 4 rafinerisi (özelleştirmeden önce 20 milyar kâr)
-PETKİM - (2 milyar TL kâr)
-TEK - (8 milyar kâr)
-TÜRK TELEKOM - (Yıllık kârı 3.0 milyar TL)
Bu özelleştirmeler yapılmasaydı, devlet büyük bir vergi gelirinden mahrum olmazdı. İddia ediyorum ki, bu tesislerden hiçbirini yapamazlardı. Buyursun yapsınlar. Böylece yıllık 30 milyar TL devletin bütçe gelirleri yerine yandaş ve özel şahısların ceplerine akmaktadır. Bu rakamlar, özelleştirmenin ne kadar yanlış olduğunu göstermektedir. Oysa özelleştirme bedelleri, bu tesislerin 1 yıllık karıyla karşılanmaktadır.
Aslan ÖZMEN
Yüksek Mühendis