Askıda hurma ile başladı o hikaye

Günümüzde ekmekten simide, yemekten elbiseye farklı ürünlerle zenginleştirilen o meşhur yardımlaşma askıda kahvenin asıl hikayesi 1445 yıl önce askıda hurma ile Medine’de başladı. Tarihçilerin anlatmasına göre Medîne’de zengin ya da hurma bahçesi olan bazı insanlar hurma salkımlarını fakir ve muhtaç kimselerin alabileceği yerlere asarlardı. İhtiyaç sahipleri de asılı olan hurmaları ihtiyacı kadarını alarak evlerine götürürlerdi. Bu arada bazı cimri insanların bahçelerindeki kötü ve döküntü hurmaları

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Günümüzde ekmekten simide, yemekten elbiseye farklı ürünlerle zenginleştirilen o meşhur yardımlaşma askıda kahvenin asıl hikayesi 1445 yıl önce askıda hurma ile Medine’de başladı.

Tarihçilerin anlatmasına göre Medîne’de zengin ya da hurma bahçesi olan bazı insanlar hurma salkımlarını fakir ve muhtaç kimselerin alabileceği yerlere asarlardı. İhtiyaç sahipleri de asılı olan hurmaları ihtiyacı kadarını alarak evlerine götürürlerdi.

Bu arada bazı cimri insanların bahçelerindeki kötü ve döküntü hurmaları çöpe atmak yerine salkımlarıyla asmaları ve yardım ediyormuş havasına girmeleri üzerine Bakara süresi 267’nci âyetle uyarı geldi;

“Ey inanmış olanlar! Kazandığınız temiz (sağlıklı, helal ve güzel) şeylerden ve topraktan sizin için bitirdiğimiz (ürünler)den (yoksul, muhtaç kimseler) için harcayın; Kendinizin, ancak göz yumarak, alabileceği düşük ve bayağı (kötü, kalitesiz, kıymetsiz) şeyleri vermeye kalkışmayın.”

İhtiyaç sahiplerinin alması için bahçe duvarlarına ve ağaçlara asılan hurma salkımlarının kötü ürün ve mallardan değil iyilerinden olması isteniyor ve uyarılıyordu.

Yani amaç, en değerli şeylerden vermenin gerekliliğine dikkat çekmekti

“Beğenmediğinden değil beğendiğinden ver” diyordu ayet.

“Verdiğinde canın acıyacak” diyordu dervişin biri.

**

Askıda kahvenin İtalya’da başlayan hikayesi ise çok yeni.

1940’lı yıllar.

İkinci Dünya Savaşı dönemi.

Savaş dönemi olduğu için ekonomik zorluklar ve sıkıntılar artmış.

İtalyanlar kahveyi seviyor ama herkes kahve içemiyor.

Yoksulluk zengin fakir herkesi rahatsız ediyor, şimdi olduğu gibi.

Napoli şehrinde bazı iyi yürekli insanlar kahve içtikten sonra hesap öderken bir kahve parası fazla ödüyorlar.

Kahve içmek isteyip de parası yetişmeyen insanların yerine yapılan peşin ödeme kısa sürede yaygınlaşıyor.

Kahve mekanları dükkânın görünür bir yerine “Askıda kahve var” yazısı asmaya başlıyorlar.

Herkesin kendi parasını ödediği “Alman usulü” denilen geleneğe sahip Avrupalı insanlar için bu kahve ısmarlama olayı büyük fedakârlık.

Ancak bize göre can sıkan bir durum vardır.

Askıda kahve isteyeni oradaki birçok kişi görüyor.

Bu durumdan rahatsız olabilenler için uygun bir yardımlaşma tarzı değil.

Yani “askıda kahve” uygulaması çok şık değil.

Bizim çeşitlendirdiğimiz “askıda ekmek” uygulaması da öyle.

Birçok insanın fırın çalışanlarından ve fırındaki diğer müşterilerden utandığı için “askıda ekmek” isteyemediklerini ve fırında müşterilerin olmadığı ortamı dışarıda beklediğini duyuyoruz.

Günümüzde özellikle lise ve üniversite öğrencilerinin çok rağbet ettiği, benimsediği “Alman usulü” uygulaması bile askıda kahve uygulamasından daha insani gibi duruyor.

**

Bu toprakların insanına ait yardımlaşma kültürü çok zengin.

Paylaşmayı sevdiği için “askıda” uygulaması çeşitlendirilerek zenginleştirilmiş.

Yani askıya ne bulduysa koymuş; “Askıda ekmekten askıda simide, askıda tosttan askıda faturaya, askıda yemekten askıda oyuncağa, askıda giysiden askıda kitaba kadar çok zengin bir “askıda kültürü” oluşmuş.

Yine de “askıda” uygulaması ve çeşitlendirilmiş hali çok kullanışlı değil.

Ancak bugün uygulanması zor olan sadaka taşı geleneği öyle değil.

O hepsinden daha işlevsel ve insani.

Neden?

Yardımlaşmanın olmazsa olması insan onurunun zedelenmemesidir.

Osmanlı toplumundaki sadaka taşı geleneğinde olduğu gibi.

Ne yardım edenin yardım ettiğini ne de yardım alanın yardım aldığını hiçbir kimsenin görmediği, uzaktan görenlerin ise yardım alanı veriyormuş gibi, yardım edeni de yardım alıyormuş gibi gösteren, böylece yardım edenin kibirlenmesini, yardım alanın incinmesini önleyen bir yardım türüdür asıl olan.

**

Son dönemlerde yeniden yaygınlaşmaya başlayan Osmanlı dönemindeki gibi zimem defteri uygulaması “askıda” türü uygulamalardan çok daha insani ve işlevsel.

Anadolu’nun birçok şehrinde ve İstanbul’da ekonomisi iyi bir kısım insanlar zekatlarını hesap ederek yoksul mahallelerdeki bakkal ve marketlerde tutulan borç defterini satın alarak hiç tanımadığı borç sahibi insanları yükten kurtararak bu geleneği sürdürdüğüne şahit oluyoruz.

100-150 yıl önce İstanbul’da yaklaşık yüz yetmiş adet sadaka taşı varmış.

O zamanki nüfusa göre yardımlaşmanın büyüklüğünü gösteren çok büyük bir rakam bu.

İstanbul dün olduğu gibi bugün de bu özelliği ile öncü şehirlerden biri.

Haberinizin olmamasına aldanmayın.

Askıya asmıyorlar.

Sağ ellerinin verdiklerini sol elleri bile duymuyor.

“Yazayım” diyorum “olmaz bil yeter” diyorlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Askıda hurma ile başladı o hikaye 23 Mart 2025 | 106 Okunma Etiket okuryazarlığı ve markaların iki yüzlülüğü 19 Mart 2025 | 134 Okunma Kendi çocuklarına daha sağlıklı bizimkilere daha sağlıksız ürün satıyorlar 16 Mart 2025 | 132 Okunma Tarımsal ilaç konusunda Avrupa’nın sicili daha kötü 12 Mart 2025 | 90 Okunma Üsküdar el açan sarhoşun bile eline para sıkıştırılan bir yerdir 09 Mart 2025 | 168 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar
Close menu