Elin Amerikalısının ne işi olur Anadolu’nun su kaynaklarıyla
Filistin’in şu an içinde bulunduğu durumla alakalı sıklıkla İngiltere’nin manda yönetimi esnasında Siyonistlere işgal için göz yummalarından bahsedilir. Bunu destekleyen birçok örnek de mevcuttur....
Filistin’in şu an içinde bulunduğu durumla alakalı sıklıkla İngiltere’nin manda yönetimi esnasında Siyonistlere işgal için göz yummalarından bahsedilir. Bunu destekleyen birçok örnek de mevcuttur. 1948’de, yani İngilizlerin gitmesiyle, yaşananlar hepimizin malumu. O tarihten itibaren İngiltere’nin İsrail’e bakışında bir değişiklik olduğunu söylemek pek mümkün değildi. Değildi diyorum çünkü İngiliz sanat dünyasının son zamanlarda takındığı tavır bende ciddi soru işaretleri oluşturuyor.
İlk olarak geçen yazımda da bahsettiğim Tate Modern’de açılan Electric Dreams Art and Technology Before the Internet (Elektrik Hayaller-İnternetten Önce Sanat ve Teknoloji) sergisinde Filistinli sanatçı Samia Halaby’nin eserine sadece yer verilmedi, serginin tanıtım görseli olarak da bu eser seçildi.
Dünyanın ve İngiltere’nin en prestijli sanat ödülü olan Turner’ı bu yıl Jasleen Kaur kazandı. İskoçya doğumlu sanatçı, “kişisel, politik ve ruhsal olanı bir araya getirmedeki düşünceli yolu” nedeniyle takdir edildi. Çalışmalarında kullanılmış arabalar, ibadet çanları ve meşrubat şişeleri gibi günlük nesneleri kullanan Jasleen Kaur’ın ödül konuşması takdire şayandı.
Sanatçı Orta Doğu’da ateşkes çağrısında bulundu ve tören sırasında Tate Britain’ın dışında toplanan göstericilere desteğini dile getirdi. Göstericiler, Tate’in “İsrail›in apartheid ve soykırım rejimi” olarak tanımladıkları şeyle olan bağlarını protesto ediyorlardı ve kurumun İsrail ile bağlantısı olan kuruluşlardan çekilmesi ve “kültürel bir kurum olarak gücünü Filistinlilerin haklarını desteklemek için kullanması” çağrısında bulunuyorlardı. Bu protesto, geçen hafta 1.100’den fazla sanatçı ve sanat çalışanı tarafından imzalanan konuyla ilgili açık bir mektubun ardından geldi. Tate’e protestolar hakkında yorum yapması için yaklaşıldı.
Kaur, şunları söyledi: “Bu radikal bir talep değil, bu bir sanatçının kariyerini veya güvenliğini riske atmamalı. Sanatçıların Sackler’a yaptığı gibi, bu kuruluşlarla olan bağların etik olmadığı konusunda fikir birliği oluşturmaya çalışıyoruz. Sanatçıların galeride özgürlüğü hayal etmelerinin neden gerekli olduğunu merak ediyordum, ancak bu rüya hayatla buluştuğunda, biz kapatılıyoruz. Kurumların, eğer bizi içeride istiyorsa, dışarıda bizi dinlemeniz gerektiğini anlamalarını istiyorum. Şimdi ateşkes, şimdi silah ambargosu, Filistin’i özgürleştirin.”
Bu yaşananlar bence Londra’da işlerin biraz değiştiğinin göstergesi.