Suya atılan taşın çıkardığı ilk halka

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracBeyazıt Devlet Kütüphanesi’ne bağışta bulunan değerli ilim adamlarımızdan biri de İsmail Fenni Ertuğrul’dur. Merhumun 9050 ciltten oluşan bu kıymetli...

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne bağışta bulunan değerli ilim adamlarımızdan biri de İsmail Fenni Ertuğrul’dur. Merhumun 9050 ciltten oluşan bu kıymetli eserleri adı geçen kütüphanenin önemli koleksiyonlarından birini teşkil etmektedir.

Eskiden bu tarihi kütüphanelerimizin hiç değilse bazıları bir sohbet mekânı ve anma toplantılarının yapıldığı bir kültür merkezi olarak da hizmet veriyordu. Merhum Peyami Safa, “İsmail Fenni Kimdir?” başlığıyla 1960 yılında Tercüman’da yayımladığı yazısında Fenni için Beyazıt Devlet Kütüphanesinde yapılan bir anma toplantısından söz ediyor. Ünlü romancımız, daha yazısının girişinde İsmail Fenni gibi büyük bir bilginin yeni nesillerce tanınmayışından, unutulmaya terk edilişinden duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Müteakip satırlarda ise, böyle önemli bir toplantıya Hilmi Ziya Ülken’in yanı sıra kendisinin de davet edildiğini, ancak şiddetli bir soğuk algınlığı dolayısıyla gidemediğini belirtiyor.

Bu mukaddimeyi sözü diğer iki değerli kütüphanecimize getirmek için yaptım. Merhum Nail Bayraktar ile eşi merhume Nimet Bayraktar’ın kütüphanecilik tarihimizin iki güzide ismi olduğunu kitaplara ve kütüphanelere ilgi duyan herkes bilir. Ben de her ikisiyle tanıştım. Nail Bayraktar Bey’le en son Taksim’deki Atatürk Kitaplığında görüşmüştüm. Unutmadan söyleyeyim, bu iki değerli kütüphanecimiz hakkında da armağan kitaplar da neşredildi. İrfan Dağdelen, Hüseyin Türkmen ve Nergis Ulu tarafından hazırlanan bu eserler kitabiyat dünyamızın önemli malzemelerinden birini teşkil ediyor. Ayrıca yine İrfan Dağdelen ve Hüseyin Türkmen tarafından “Âsâr-ı Bakiyye” adıyla hazırlanan bir kitapta da adı geçen kütüphanenin muhteviyatından uzun uzun bahsediliyor.

Söylemezsem bu yazı eksik kalır. Ben, merhum Nail Bayraktar’ın Makedonya’nın Kalkandelen şehrinde dünyaya geldiğini bu eseri okurken öğrendim. Ne güzel tevafuk, meşhur Yıldız Kütüphanesi’ni Hareket Ordusu’nun çapulcularından kurtaran hafız-ı kütüp (müdür) Sabri Bey de Kalkandelenli’ydi. Keza onun oğlu Nurettin Kalkandelenli de kıymetli kütüphanecilerimizden olup, Cumhuriyet devrinde Nadir Eserler Kütüphanesi’nin idareciliğinde bulunmuştu. Vefatında Kemal Elker’in mezarı başında söylediği “Değdi âh, tîr-i ecel Nureddin’in kalkanına!” cümlesi kabir taşına da yazılmıştı.

Yine Nail Bayraktar Bey’den bahsedecek olursak, Âsâr-ı Bakıyye’de kaydedilen bir konudan da, daha doğrusu bir hatıra kırıntısından da söz etmek gerekiyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Suya atılan taşın çıkardığı ilk halka 22 Aralık 2024 | 21 Okunma Cezasızlık, eşitsizlik ve belirsizlik dünyası 18 Aralık 2024 | 47 Okunma Yakında yürüyemeyeceğini bilmek nasıl bir duygudur 15 Aralık 2024 | 56 Okunma Kendine yatırım yapmanın kolay yolları 11 Aralık 2024 | 82 Okunma Elin Amerikalısının ne işi olur Anadolu’nun su kaynaklarıyla 08 Aralık 2024 | 177 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar