Yargı dağıtma babam

Otobüste önümde oturan baba kız olduğunu tahmin ettiğim iki kişi bindiklerinden bu yana konuşuyorlardı. Adamın uzun konuşmasından, kızın da sıkıldığını gösterir tarzdaki hareketlerinden, babanın kızına nasihat ettiği anlaşılıyordu. Uzun sürmedi otobüsteki karşılıksız tek yanlı muhabbet. Kız sesini biraz yükselterek, “Yeter baba, yargı dağıtma” diyerek babasını susturdu. Baba sustu, kız önüne döndü, telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Muhtemelen “ Baba yargı dağıtma ” cümlesini duyanların ekserisi

Otobüste önümde oturan baba kız olduğunu tahmin ettiğim iki kişi bindiklerinden bu yana konuşuyorlardı.

Adamın uzun konuşmasından, kızın da sıkıldığını gösterir tarzdaki hareketlerinden, babanın kızına nasihat ettiği anlaşılıyordu.

Uzun sürmedi otobüsteki karşılıksız tek yanlı muhabbet.

Kız sesini biraz yükselterek, “Yeter baba, yargı dağıtma” diyerek babasını susturdu.

Baba sustu, kız önüne döndü, telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

Muhtemelen “Baba yargı dağıtma” cümlesini duyanların ekserisi kızı ayıplarken babanın düştüğü duruma da üzüldüler.

Yargı dağıtma” ifadesi gençler arasında çok yaygın kullanılıyor.

Biri nasihate geçtiği anda hiç beklemeden yapıştırıyorlar cümleyi.

Genç evladı olan anne babalara yabancı bir söz değil bu.

Çoğu zaman zaman bu uyarıya muhatap olmuştur.

Birilerini uyarırken zaman ve zemine dikkat etmeyiz.

Etmediğimiz için de karşılığını alırız.

Hz. Ali’nin sözü olarak bilinen, “Başkalarının duyacağı şekilde birilerine öğüt vermek, öğüt değil hakarettir” cümlesi çok yerinde bir uyarıdır ama nedense kendini yargı dağıtma makamında görenler özellikler anne babalar bu uyarıya kulak asmazlar.

Yargı dağıtma makamına yapışanlar her ortamda bu kutsal! vazifeyi yerine getirme gibi bir hakları olduklarını sanırlar.

Makamın verdiği bir ukalalıktır bu.


**


Kızın otobüstekilerin duyacağı ve göreceği biçimdeki tavrı babaya karşı saygısızlık gibi görünse de öyle değil.

Baba, toplu taşıma aracında herkesin duyma ihtimalinin olduğu bir yerde nasihat edilmemesi gerektiğini bilseydi böyle bir sahne yaşanmayacaktı muhtemelen.

Veya baba kendini yargılayan, kendi hata ve yanlışlarıyla yüzleşen biri olsaydı, yine aynı sahneye görmeyebilirdik.


**


Yargı dağıtırken bir tek kendimize ilişmeyiz.

Hangi makamda olursa olsun çevremizden başlayarak bütün dünyayı kapsayacak biçimde eleştiremeyeceğimiz insan yoktur.

Televizyon kanallarında haber tartışma programlarındaki konuşmacılara ve spor yorumcularına bakın hepsi yargı dağıtır.

Bilmiyorum”, “Bu konu benim bilgi alanımın dışında” diyen birini göremezsiniz.

Eğitimli eğitimsiz, kadın erkek, zengin yoksul herkesin kolaylıkla ulaşacağı bir makam burası.

Çalışmayla, yetenekle elde edilen bir makam değil.

Hatta çalışmayla kaybedilen bir makamdır.

Hayatta tek sloganımız bu; “Biz iyiyiz, birileri biraz iyi, birileri biraz daha iyi ama dünya kötü.”


**


Kimse hesap vermek, yargılanmak, eleştirilmek istemez.

Herkesin rahatsızlık duyacağı bir makamdır orası.

Ancak hesap soran makam öyle değildir.

Hesap soran makamda olmak herkese kendini iyi hissettirir.

Kendini adam zannedersin.

Söyleyecek lafın olduğu için çevrende havan olur.

Başkalarını yargılarken kendimize özgüven pompalaması yapmış oluruz.


**


Yapılması gereken konularda üzerimize düşeni yapmadığımızda kendimizi affetmek için vicdanımıza onlarca sahte delil üretiriz

Yapılmaması gerekenleri biz yaptığımızda yine aynı sahte delillerle yanlış ve hatalarımızı küçültüp masumlaştırırız.

Ancak yapılmaması gerekenleri başkaları yaptığında affetmeyiz.

Hep başkaları büyük suç işler.

Küçük affedilebilir bütün suçlar şahsımıza ya da çok sevdiklerimize aittir.

Bizim hatalarımız ya yanlışlıkla ya kazayla ya da mecbur bırakıldığımız içindir.

Başkalarınınki bilerek isteyerektir, tercihtir.


**


Cömertliği başkasından bekleriz yapmazsa yargılarız.

İyilikleri başkasından bekleriz, yapmazlarsa eleştiririz.

Kötülüklerden vazgeçme konusunda da aynı kafadayız.

Fedakarlıkları da başkalarına havale ederiz.

Yapmazlarsa eleştiririz.

Bütün gayret ve çabamız her konuda her ortamda kendimizi hesap soran makamda tutmak.

Başka büyük derdimiz yok.

Egomuzu o kadar beslemişiz ki artık yönetemiyoruz.

Bizi istediği yere sürüklüyor.

Yuların bizim elimizde gözükmesi hem kendimize hem başkalarına karşı kullandığımız fotoğraftan başka bir şey ifade etmiyor.

Burundan kıl aldırmamak her dönemin kuralıdır ama bu dönemde bu kural meziyet haline dönüşmüştür.


**


Söylediklerim asla yargı dağıtmak kapsamında değil, gözlem ve sosyolojik tespitlerden ibaret.

Yani “Kendimizden başlayalım” diyorum.

Kendimizden başlarsak başkalarını yargılamaya vaktimiz kalmayacaktır.

Kendimizden başlarsak dünya daha hızlı güzelleşecektir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yargı dağıtma babam 26 Ocak 2025 | 143 Okunma Dünyadaki tüm paralar herkese eşit dağıtılsa ne olur? 22 Ocak 2025 | 137 Okunma Ekmeği zenginleştirmenin kelebek etkisi 19 Ocak 2025 | 64 Okunma Kahrolsun kapitalizm de ne yaşasın? 15 Ocak 2025 | 74 Okunma Doldur boğazını, doldursun boğazını 12 Ocak 2025 | 106 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar