29 Ağustos
Birinde Yavuz Sultan Selim İslam Halifesi oldu denir. Osmanlı’ya o günden sonra hilafetin geçtiği iddia edilir. Üzerinden sadece on yıl geçmiştir ki şimdi padişah, babası Yavuz’a göre fazla süslü elbiseler...
Birinde Yavuz Sultan Selim İslam Halifesi oldu denir. Osmanlı’ya o günden sonra hilafetin geçtiği iddia edilir. Üzerinden sadece on yıl geçmiştir ki şimdi padişah, babası Yavuz’a göre fazla süslü elbiseler giydiği için kendisini bir sefer dönüşü karşıladığında şehzadesi Süleyman’a “Ananın elbiselerinden de giyseydin” mealinde kızdığı eleştirdiği rivayet edilen ve adı biraz sonra Kanuni olacak olan kişidir.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı ordusu Mohaç’ta Macar ordusunu daha uzun bir süre belini doğrultamayacak şekilde ezdi. Tarihin en kısa meydan muharebelerinden kabul edilen bu iki saatlik mücadele Osmanlı ordusundaki toplar karşısında düşmanın çaresizliğini bu kısa zamanda alınan zafer gösterdi. Otuz kadar şövalyenin inatla padişahın çadırına kadar ulaştığı ve padişahın da onlara karşı kılıçla dövüştüğü yine rivayetler arasında.
Bir başka 29 Ağustos’ta Polonya bağımsız oldu çünkü 1. Dünya Savaşı bitti bitecek, son nefesini veriyordu. Savaşla birlikte can verenler arasında Rusya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları da vardı.
Oysa savaşın henüz başlarındaki 29 Ağustoslardan birinde, 1915’te Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın Çanakkale’deki başarılı kara savaşlarına dair bölgedeki bir inceleme gezisi sonrasında Anafartalar civarında iki kolordu kurulması emri ve bunların kurulup Mustafa Kemal’in komutasına verilmesi de var.
Bir yıl sonraki 29 Ağustos’ta 16. Kolordu’ya bağlı iki tümen Rus ordusunu geriye püskürtmeyi başardı. O sıralar tıpkı Osmanlı ordusu gibi savaşın yükünü çekme ihtimali ta en baştan beri olmayan, teçhizat yiyecek silah gibi en temel ihtiyaçlardan yoksun Rus ordusu Çarlık karşıtı siyasal akımların etkisi altında içten içe hem cephede hem cephe gerisinde çözülüyordu.
İki ordunun askerlerinin durumundaki benzerlik Osmanlı askerinin cebinde bir parça ekmekle savaşırken Kafkaslar’da karşısındaki Ruslardan esir alınan bir askerin o kara ayazda yazlık elbiseyle ve cebinde sadece iki kesme şeker varken çarpıştığı gerçeğiydi. Bir Rus generalin “Silah yerine askerlerimizin kanlarıyla çarpışıyoruz” diye günlüğüne düştüğü not abartısız çıplak gerçeğin ta kendisiydi.