Ben, Daniel Blake
Siz beni izlediyseniz o filmden tanıyorsunuz.Ya da İzmir'de Konak'ta tarihi saat kulesinin orada güvercinlere bir liraya yem satarken gördünüz, kim bilir? Hani zabıta yemleri alıp güvercinlere savurduktan sonra geri veriyordu üç liralık...
Siz beni izlediyseniz o filmden tanıyorsunuz.
Ya da İzmir'de Konak'ta tarihi saat kulesinin orada güvercinlere bir liraya yem satarken gördünüz, kim bilir? Hani zabıta yemleri alıp güvercinlere savurduktan sonra geri veriyordu üç liralık pazardan alınma tepsimi. Ağır ağır topladım sonra hatırlarsınız eşyalarımı; iki plastik sandalye, biraz naylon poşet. “Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta/Her şey naylondandı o kadar” diye başlayan Geyikli Gece şiirinde ta elli sekiz yıl önce olacakları yazan Turgut Uyar'dan hatırlarsınız.
Yine muhtemelen naylon ağırlıklı ayakkabılarımın içine bu soğuklarda daha az üşümek için pantolonumun paçalarını içine soktuğum ucuz ama kalın çorapları unutmamışsınızdır.
Daha önce de Üçyol'da el işi üç beş parça eşya satan teyzenin terazisini biliyorsunuzdur belki.
İstanbul'da bıçağıyla tatlılarını korumaya çalışan seyyarın videosunu beğenmiştiniz kim bilir?
Bankamatik sırasında bir önünüzdeki ihtiyarın çoktan eksiye düşmüş bakiyeden on Türk Lirası çektikten sonra makinenin arkasından uzattığı ama onun unutup gittiği makbuzu saklıyorsunuz çok acı bir hatıra olarak kaç zamandır.