Çocuk sesleri arasında
Sonunda daha sakin bir yaz geçiyor nihayet. Uzun zamandır her yaz ama toplumsal olaylar ama seçimler referandumlar derken gerçekten yorucuydu. Oysa siyasetin hareketliliğin çalışmanın diğer mevsimlerin işi olması gerekiyordu. Hele...
Sonunda daha sakin bir yaz geçiyor nihayet. Uzun zamandır her yaz ama toplumsal olaylar ama seçimler referandumlar derken gerçekten yorucuydu. Oysa siyasetin hareketliliğin çalışmanın diğer mevsimlerin işi olması gerekiyordu. Hele geçen yıl yaşadığımız darbe girişimi artık sıcak günlerin kıştan yoğun geçeceğinin ispatı gibiydi. Neyse ki kendisiyle beraber telaşını da alıp götürdü aradan geçen bir yıl. Şimdi ama sahillerde ama memleketinde ama köyünde ama bozkırda ama orman ama yaylada hiç olmazsa bir hafta on gün kaçırıyor insanlar elden geldiğince.
Ben de size bu yazıyı çocuk seslerinin dalgalara karıştığı Karadeniz’de bir sahilden yazıyorum.
Bunları düşünerek.
Benim ne düşündüğümün bir anlamı olmadığını sosyal medya bağırıyor. Gece gece kız çocukları için bir üniversite talebi twitterda birinci sıraya oturuyor. Talep kadar itirazlar da yükseltiyor “hashtag”i. ‘Bu da nerden çıktı acaba’ diye düşünüyorum? Bir cevap bulamıyorum.
Son zamanlarda artan kadın, kız, evlilik, nikah tartışmalarının üzerine hiç hoş durmadığı belli bu talebin. Gerekçesi ikna edici değil. İhtiyaç olduğu aşırı şüpheli.
Herkesin bir öznel Hac farizası vardır, elbet benimkinin de kendime ait bana saklı yönleri var. Ama en çok şaşırdığım şeylerden biri Kabe’nin etrafında kadın erkek çocuk yaşlı her milletten insanın yanyana ibadet edebilmesi, kadınların sizin önünüzde namaza durabilmesi fakat hemen dışarıda, caddede otomobil sürmelerinin yasak olmasındaki çelişkiydi. O yüzden, kadın erkek arasındaki toplumsal ilişkinin sınırlarını neyin ne zaman nasıl belirleneceği meselesi dini açıdan da hangi otoritenin yetkisinde acaba ve kimin dediği ne kadar doğru?