Sorular ve dolambaçlı cevaplar
Ya aslında ta öyle değil de tam şu açıdan eğilerek bakınca öyle görünüyor…”“Tabii siz de haklısınız fakat malûm… şartlar…”“Hakkımızda nasıl bunu...
Ya aslında ta öyle değil de tam şu açıdan eğilerek bakınca öyle görünüyor…”
“Tabii siz de haklısınız fakat malûm… şartlar…”
“Hakkımızda nasıl bunu düşünürsünüz… olur mu hiç öyle şey; o ayrı bu ayrı…”
“Biz ayrım yapmadan taraflara teenni tavsiye ediyoruz…”
Bu ve benzeri sayılamayacak kadar cümle kurmak mümkün.
İnsan aklı, dili, zekâsı basit birkaç cümle, kelimeyle bir şeyi doğrudan söyleme imkânına sahip.
Diğer yandan o basit gerçeği, cümleyi, tek bir kelimeyi kullanmamak için etrafından dolanma yöntemleri bulmada ise yüzlerce kat daha fazla kabiliyetli.
İç içe geçmiş iki temel sorun ana gündemimiz.
Hayatımızı, yaşamı ve ölümü, bugün kadar geleceğimizi, biz kadar çocuklarımızı torunlarımızı, ekonomimizi, kültürümüzü, insanlığımızı etkiliyor, sınıyor, değiştiriyor veya değiştirmeye çalışıyor.
Yarın değişir elbet bu başlıklar ama bugün ikisi bütün bültenlerden bütün kahve sohbetlerine kadar her yerde: Terör ve Suriye…
İyi ama aslında neyi tartışıyor, neyi neyle kıyaslıyoruz peki?
Basit soruların basit cevaplarını neden bulamıyoruz?
Çünkü tarafların çoğu baştaki cümlelerden kuruyor boyuna.
“PYD terör örgütü değil ittifak yaptığımız bir güç” diyor meselâ ABD. Bu cümlenin bu topraklarda çevirisi “Biz Suriye'nin kuzeyinde, tam sizin sınırın altında yeni bir Kürdistan kurulmasını destekliyoruz veya en azından böyle bir gelişmeden hiç rahatsız değiliz…” olarak okunuyor oysa.