15 Temmuz’da bir millete bir lider, bir lidere bir milletin uyumu
15 Temmuz gecesi bir toplumun naçiz bedenine adeta bir ruh üflendi ve o ruh bir toplumu bir millete dönüştürdü. O doğuş anına katılımlarıyla şahit olan, hatta ebe olan kahramanlar kanlı canlı, aramızdan...
15 Temmuz gecesi bir toplumun naçiz bedenine adeta bir ruh üflendi ve o ruh bir toplumu bir millete dönüştürdü. O doğuş anına katılımlarıyla şahit olan, hatta ebe olan kahramanlar kanlı canlı, aramızdan çıkan sıradan insanlar. O gece sıradan insanların da bir kahramanlık potansiyeli taşıdıklarını ve bütün işin bu potansiyeli açığa çıkarabilecek sağlam bir çağrıya baktığını gösterdi.
Bu ülkenin, bu vatanın bir saldırı tehdidi altında olduğu haberleri bu çağrının ilk seslenişlerini oluşturuyordu ve sadece bu sesler önemli sayıda insanın hareketlenmesine yol açtı.
Okunan salalar, bu ülkenin ruh köklerinden bir anda akmaya başlayan ve direnilmesi mümkün olmayan bir sesleniş olarak insanları evlerinde zaten duramaz hale getiriyordu.
Arkasından ülkenin başının, Cumhurbaşkanının çağrısı sadece dakikalar içinde milyonlarca insanı mukavemet gücüne kattı. Bir milletin varlığının, bütünlüğünün, anlamının bir insanın müşahhas varlığında nasıl temsil edilebildiğini ve böylece bir liderin bir edebiyattan öte bir fiili vakıa olarak nasıl mümkün olabildiğini o gece aynel yakin gördük.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın şahsi öyküsü, hayat hikayesi başından sonuna muhteşem bir bütünlük içinde, bir lider öyküsü olarak temayüz ediyor. Onun hayat hikayesinde çok müstesna bir öykü bütünlüğü ve tutarlılığı var ve hayatına eklenen her kesit, her olay, o bütünlüğü bozmadan, o bütünlüğün ahengine bir katkı yapıyor.
Kendine çok yakışan bir millete liderlik yapıyor. Bu millete de böyle bir lider yakışıyor. O liderliğin içeriğini dolduran değerler ve o milletin aradığı değerler arasındaki tam mutabakattan kaynaklanıyor bu uyum tabi.