15 yıl sonra “Adalet” ve “Kalkınma”
Dün AK Parti’nin Türkiye’nin tarihinde yeni bir sayfa açarak iktidara gelişine hükmeden 3 Kasım 2002 seçimlerinin 15. Yıldönümüydü. Yani bugün itibariyle AK Parti iktidarı 15 yılını...
Dün AK Parti’nin Türkiye’nin tarihinde yeni bir sayfa açarak iktidara gelişine hükmeden 3 Kasım 2002 seçimlerinin 15. Yıldönümüydü. Yani bugün itibariyle AK Parti iktidarı 15 yılını tamamlamış bulunuyor.
Bu dönemde yapılmak istenip de yapılanlar ve yapılamayanların, yapılmak istenmeyip de ister kendi ihmal veya hatalarıyla ister maruz kalınan faktörler dolayısıyla yapılanların muhasebesini daha soğukkanlı bir biçimde yapmak için iyi bir fırsat veya vesile var elimizde. Bir süredir başlattığımız bu muhasebeyi yapmaya devam edeceğiz.
AK Parti kurulurken “adalet” ve “kalkınma” şiarlarını yükselterek, bu iki esasa dayanarak hareket edeceğini, seçtiği isimle vaat etmiş oldu.
Aslına bakarsanız, yaşadığımız dünyada Türkiye gibi bir ülke için bu iki kavram bir siyasi hareketin baş etmek zorunda olduğu en önemli iki görevdir.
Bu iki görev üzerinde odaklandığınızda her yaşta, her cinste, her sınıfta ve her etnik, dini veya felsefi kökenden insanın hayatına değen, onları kuşatan bir işi deruhte etmiş olursunuz.
Kalkınma politikalarının modern dünyadaki ve Türkiye’nin yakın geçmişindeki handikapı, adaletten taviz vermeden bunu gerçekleştiremiyor olmanızdır. Kalkınma politikaları kapitalizmin açgözlü hırslarının önünü daha fazla açan, toplumsal tabakalaşmayı daha geçişsiz hale getiren modellerle yürür. Hele bir de AK Parti’ye, başlarda yüklendiği politikalar dolayısıyla kolaylıkla yapıştırılan neo-liberal misyonun sosyal adaletsizliği çok daha fazla derinleştiren, sosyal devlet anlayışına radikal bir terslik barındırdığı da yaygın bir gözlem ve kanaat.