ABD için en tehlikeli senaryolar
ABD ile ilişkilerde yaşanan türbülansa Türkiye’nin dış politikasında girilen yeni bir zorluk olarak bakılabilir belki. Nitekim Türkiye’nin dış politikasında son zamanda yaşamakta olduğu sorunlar zincirinin bir...
ABD ile ilişkilerde yaşanan türbülansa Türkiye’nin dış politikasında girilen yeni bir zorluk olarak bakılabilir belki. Nitekim Türkiye’nin dış politikasında son zamanda yaşamakta olduğu sorunlar zincirinin bir halkası olarak görenler bu konuda ağırlıkta. Arap Baharı sürecinden beri Ortadoğu’da durum malum. AB’nin özellikle 15 Temmuz darbesinde ve sonrasındaki tutumu ile gerilen ilişkiler Türkiye’nin AB ile bütünleşme sürecine hissedilir bir kötümserlik havası katmış durumda.
AB ülkelerinden özellikle darbe sonrası süreçle ilgili yükselen haksız homurtulardan şimdi Türkiye karşıtı ciddi bir söylem teşekkül etmiş durumda. Darbe gecesi demokrasisini ve insan haklarını canını siper ederek savunan Türk halkının yanında durmayı akıl etmeyen AB ülkelerinin darbe sonrası darbecilerin hukukuna ve PKK teröristlerine dair sergiledikleri göz yaşartıcı hassasiyet tabandan tavana Türkiye-AB ilişkilerini gittikçe zehirleyen bir etki yapıyor.
Bununla birlikte Türkiye AB’ye üye olma konusunda gerekli şartlar neyse onları samimiyetle yerine getirme konusunda elinden geleni yapmaya çalışıyor. Sorun büyük ölçüde Kıbrıs ve terörle mücadele gibi konularda dere geçerken üretilen yeni sorunlar ve sonradan birliğe üye edilmiş devletlerin engellemelerine karşı büyük devletlerin seyirci kalmalarından kaynaklanıyor.
Türkiye büyüyen, büyümek isteyen, kaynaklarını bu doğrultuda etkili ve verimli bir şekilde kullanmak isteyen bir ülke. Durduk yerde kendisini bu yoldan geri bırakacak bir sorun alanını kimseyle oluşturmak istemez. Son zamanlardaki gelişmelerin hiç birinde de Türkiye bu sorun alanını kendisi üremiş değildir. Türkiye halkı, demokrasisi, devleti ve lideri tarihinin en organize ve en sinsi darbe sürecine maruz kalmıştır.
Bu darbe süreci bir açıdan bakıldığında Türkiye’nin kendi iç sorunudur. Darbe girişimi gerçekleştiğinde bunu bir iç sorun olarak görerek seyretmeyi tercih eden, yani Türkiye halkıyla dayanışmayı akıl etmeyen ülkeler, darbe sonrası Türkiye’nin bu darbeyle veya darbecilerle hesaplaşma sürecini kendi sorunları haline getirip bu konuda Türkiye’nin aldığı, almaya çalıştığı tedbirleri bir sorun alanı haline getirdiler.
OHAL’e yöneltilen eleştiriler, darbecilerin kendi ülkelerinde güvenli bir biçimde barındırılması, himaye edilmesi, Türkiye aleyhine kendi ülkelerindeki faaliyetlerine göz yumulması ve Türkiye demokrasisine bu esnada yöneltilen haksız ve anlayışsız eleştiriler bu sorunların kaynağını oluşturmuştur.