Asım’ın Nesli hikmet ister
“Asım’ın Nesli Berlin’de ne arar?” diye sormuştuk son yazımızda.Tabii ki hikmeti, yitik malını arayacaktır. Bu yitik malı Çin’de bulacaksa oraya, Berlin, Londra veya Cape Town’da bulacaksa oraya gidecektir...
“Asım’ın Nesli Berlin’de ne arar?” diye sormuştuk son yazımızda.
Tabii ki hikmeti, yitik malını arayacaktır. Bu yitik malı Çin’de bulacaksa oraya, Berlin, Londra veya Cape Town’da bulacaksa oraya gidecektir almaya.
Bilimin batılı niteliği Müslüman entelektüeller arasında bolca tartışma yapılmıştır. Bu tartışmanın en önemli vurgularından birisi bizim kendimize yetiyor olduğumuz, kendi uhdemizdeki hikmet deryasına daldığımız takdirde başka hiç kimseye ihtiyacımız olmayacağıdır.
Hatta başka millet ve medeniyetlerden bir şeyler almaya dair ortaya konulan şaşırtıcı derecedeki reddiyeci tutum nihayetinde sürdürülemeyen ve eylemle söylem arasında bir uçurumla tezahür eden çelişkili bir muhafazakârlığa dönüşür.
Sürdürülemez çünkü hikmete yanlış ve sabit bir adres atfetmektedir. Hikmet yitebiliyor. Öyle buyuruyor Rasul-i Zîşân. Sürekli müminin uhdesinde kalacağının hiçbir garantisi yoktur. Çünkü gaflet ve dalalet mümin kalbe veya bedene sökün ettiğinde hikmet de öbür kapıdan uçup gider.
Mümin kişi hayatı boyunca atalarından tevarüs edilmiş gibi hikmete zilyetlik iddia eder de hikmet dediğiniz öylesine tapulanacak bir mal değildir.