Avrupa kurnazlığıyla, Türkiye’ye ahlaksız teklif
Türkiye ile AB arasında zaten belli bir takvime bağlanmış olan serbest dolaşım ve vize muafiyeti anlaşmasının getirilip göçmenler için çözüm paketine konulması, kabul edelim ki tam bir Avrupa...
Türkiye ile AB arasında zaten belli bir takvime bağlanmış olan serbest dolaşım ve vize muafiyeti anlaşmasının getirilip göçmenler için çözüm paketine konulması, kabul edelim ki tam bir Avrupa kurnazlığı örneğiydi. Türkiye'ye mülteciler için önerilen çözüm paketinin BM mülteciler hukukuna aykırı olmasını bile göze almıştı AB. İnsan hakları konusunda işgüzarca bir duyarlılığı “Avrupa Değerleri”nin propagandası için sergileyen AB'nin mülteciler karşısında düştüğü bu zavallı durum, Avrupa idealinin içinin ne kadar boş olduğunu da göstermektedir. Suriye'de her gün ayrı bir sahnesi yaşanmakta olan insani trajedi için kılını kıpırdatmak için ancak bu trajediden kaçan insanların kendi kıyılarına mülteci olarak vurmalarını bekledi. Kıyılarına vuranlar mültecilerin sadece cesetleriyse yine sorun yoktu onun için. Ama bu mülteciler gelip kendi konforunu paylaşmaya talip olunca AB'nin bir anda Suriye'deki durumla biraz daha farklı bir düzeyde ilgilenmeye başladığını gördük. AB mülteci sorununu en ucuz maliyetle karşılayabilmek için Türkiye'nin yardımına ihtiyaç duyuyor. Ama Türkiye'yi yardıma çağırmak için bile Türkiye'ye vaat ettiği şey, zaten önceden verilmiş vize muafiyeti sözünde durmaktan başka bir şey olmuyor. Gerçekten de 2013 yılında söz verilen ve mutabık kalınan takvimde 2016 yılının Ekim ayında geçilmesi düşünülen serbest dolaşım uygulaması bu paketin içine konuluyor. Üstelik bunu da öyle koşulsuz vermiyor. Terör tanımının yeniden yapılması ve terörle mücadelenin yumuşatılması talebini de Türkiye'nin yerine getirmesi gereken bir yükümlülük olarak paketin içine usulca yerleştiriyor. Bu Avrupa kurnazlığı, her şeyi bedavaya getirme, harcadığından da kazanma açgözlülüğü, bütün kötü niyetlerini de açığa çıkarıyor.