Beka sorunu ne zaman biter?
Yerel seçimlere gidilirken, tartışma gündeminin beka sorunu gibi, aslında siyasalı da aşan bir konu etrafında şekillenmesi doğal olarak birilerine anlamlı gelmiyor. Doğrusu, herşeyden önce ifade etmek gerekir ki, siyasal...
Yerel seçimlere gidilirken, tartışma gündeminin beka sorunu gibi, aslında siyasalı da aşan bir konu etrafında şekillenmesi doğal olarak birilerine anlamlı gelmiyor. Doğrusu, herşeyden önce ifade etmek gerekir ki, siyasal hermenötik açısından anlamlı olmayan hiçbir tartışma yoktur. En alakasız gibi görünen bir gündemin veya tartışma konusunun veya ifadenin bile bir anlamı vardır. Belki anlam, sadece temanın, konunun veya ifadenin kendisinde değil, onu telaffuz edenlerde, veya ona muhatap olanlarda karşılığı bulunabilecek bir şeydir.
Bu arada beka sorununun konuşulmasını yerel seçimler için anlamsız bulanlar, belli ki bunu genel seçimler için anlamlı buluyorlar, itiraz ettikleri bunun yerel seçimlerde de sürdürülmesi. Oysa genel seçimler için bir beka sorununun anlamlılığından bahsediyorsak bunun bir sene bile geçmeden girilen seçimlerde tamamen gündemden düşeceğini beklemek karşıdakini enayi yerine koymaktan farksızdır.
Doğrusu bir ülkede siyasal tartışmayı sürekli güvenlik ve beka tartışmalarının gölgesinde yürütmenin veya bu sorun bahanesiyle bitirmeye çalışmanın siyasala karşı işleyen bir tarafı olduğu ayrı bir gerçek. Özellikle yerelde bütün tartışmaların, ayrışmaların sanki kendine ait hiçbir anlamı, hakkı ve münasebeti yokmuş da bütün ihtilaflar yukarıdan veya dışarıdan dayatılıyor gibi bir çıkarsama yapmak elbette haksızlık olur. Siyasalın bütün ihtimalleri, bu tür bir tümdengelimle tüketilemez.
Bununla birlikte bu tartışılmaz gerçeklik, Türkiye için bir beka sorununun atlatılmış olduğunu ve bu sorunun Türkiye’ye üç günlük bir ara vermiş olduğunu göstermiyor. Meşhur tabirle, paranoyak değiliz, ama olmamamız, takip edilmediğimiz anlamına da gelmiyor. Üstelik halihazırda yaşamakta olduğumuz, kökü uluslararası ilişkilere dayalı bir sürü saldırının bütün etkilerini ve sonuçlarını da beraber yaşıyoruz.
Türkiye’nin son sekiz yıl içinde arka arkaya maruz kaldığı saldırıların hiç biri ciddiye alınmayacak şakalar değildi. 7 Şubat MİT müsteşarının ifadeye çağrılması, Gezi hadisesi, 17-25 Aralık FETÖ yargı darbe teşebbüsü, 2014 mahalli seçimlerine gidilirken yaşanan gerilimler, 6-8 Ekim Kobani olayları, 7 Haziran 2015 seçimlerine gidilirken yaşananlar ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve sonrasında yaşanan örtük darbe teşebbüsleri…
Bütün bu saldırılar Türkiye’nin kendi içinde yaşıyor göründüğü tartışma ve gerilimlerin Türkiye sınırlarında başlayıp bitmediğini, dış bağlantılarını ve desteklerini de yeterince ifşa ederek göstermiştir.