Bir dostluk ve emanet meselesine dair

Hiçbir şey söylemeden, susarak meramımı anlatmış olmayı çok istediğim hallerden birindeyim. Ne var ki, sayfalar dolusu yazarak veya saatlerce konuşarak meramını anlatamadığın, anlattığın meramın...

Hiçbir şey söylemeden, susarak meramımı anlatmış olmayı çok istediğim hallerden birindeyim. Ne var ki, sayfalar dolusu yazarak veya saatlerce konuşarak meramını anlatamadığın, anlattığın meramın hoyratça tahrif edilebildiği bir yerde susarak bir şeyler anlatmış olmayı ummak biraz fazla iyimser bir beklenti. Bunu her geçen an daha fazla hissediyorum.

İstanbul’da vahşice katledilen değerli dostum Cemal Kaşıkçı’nın davası benim için ülkeler arasındaki bir konudan önce bir dostluk ve emanet meselesiydi. Olayın geldiği hal üzere şimdiye kadar yaptıklarım ve söylediklerim dolayısıyla bu emanetin artık kamuya mal olmuş muhasebesini kendimce yapmam kaçınılamayan bir sorumluluk.

Öncelikle onun davasını üstlenirken siyasi konumum veya kariyerimle alakası olmayan bir rolün emanet hissiyle hareket ettim hep. Bu emaneti kendisi bizzat vermişti ve bu rolü üstlenirken hiçbir...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 631 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar