“Bu, senin neden İbrahim ol(a)madığını gösteriyor”
Hz. İbrahim “biricik” oğlunu peşpeşe gördüğü rüyalardan anladığı üzere Kurban etmekle emrolunmuştur. Kuşkusuz zor bir imtihandır. Zor ne kelime, dünyada bir insanın karşı...
Hz. İbrahim “biricik” oğlunu peşpeşe gördüğü rüyalardan anladığı üzere Kurban etmekle emrolunmuştur. Kuşkusuz zor bir imtihandır. Zor ne kelime, dünyada bir insanın karşı karşıya kalabileceği en zor imtihan. Önce gördüğü rüyaya inanmak istemez. İnsanları öldürmeyin diyen Allah masum bir çocuğu kurban etmeyi nasıl isteyebilir? İstenen can kendi canı olsa seve seve verebilir, ama hem canından çok sevdiği, yüz yaşına doğru sahip olabildiği, o yaşa kadar hasretle beklediği biricik evladının canıdır sözkonusu olan hem de başkasının hayatına karar verebilmek daha zor.
Yine daha önemlisi, Allah kendi koyduğu kurala, “insanları öldürmeme kuralına” bu kadar açıkça aykırı olarak, üstelik kendi evladını öldürmeyi nasıl isteyebilir? Bu doğru olabilir miydi? Kural koyucunun kendi koyduğu kurala istisna getirmesi onun hakimiyetine ait bir haktır, ama Halili olduğu Allah böyle bir ilah değildi. Bu olayı sadece bu mantıksal çıkarımla boş bir rüya olarak geçiştirmek mümkündü. Ama rüyaları geçiştirilecek gibi değildi.
Peşpeşe gördüğü rüyalar üzerine Allah’a tam bir teslimiyet içinde olan İbrahim, en sevdiği varlığı da olsa, onu Allah’a feda etmekten çekinmeyeceğini gösterdi. Kendi evladıyla Allah arasında kalmışsa, ikisinin yönü ayrışmışsa, Allah’a yaklaşmak için evlattan uzaklaşacak. Tıpkı Allah’a yaklaşmak için başka herşeyden uzaklaştığı gibi. Hayat mümin kulunu hep bu seçimin eşiğine getirip bırakmıyor mu? Allah’tan uzaklaşma, Allah’ı hayattan çıkarma pahasına hayatımıza doldurduğumuz nice dünyalığı kurban etmeden iman etme tecrübesini yaşayıp gidiyoruz.
Hayatımızdan bir kurbanın eksik olduğunu hatırlatıyor bize her yıl İbrahim (as). İbrahim’in kurban edilmesi istenen “biricik oğlu” İsmail de aynı teslimiyeti gösterir. Kendisiyle rüyasını paylaşan babasına, canını vermekten asla çekinmeyeceğini, İbrahim’e emredileni yapmaktan çekinmemesini tavsiye eder. Her ikisinin Allah’a bu muhteşem teslimiyeti İslam kelimesinin mana derinliğini kazıyan bir hal olarak insanlığın genlerine nakşolur. Ama bu teslimiyet hiçbir zaman şeytanın ataklarından, saldırılarından azat ve korumalı değildir. İkisi kurban için yola koyulurlar. Akabe denilen yerden geçecekler…
KURBAN’LA GELEN SORULAR: HER KURBAN AKABE’DEN GEÇER!
O yolculuk başlıbaşına insanlığın yeryüzündeki bütün imtihan yolculuklarının bir modeli olarak yaşanır. Şeytan sağdan ve soldan, önden ve arkadan, bilinen ve bilinmeyen noktalardan yaklaşıp fısıldar. Teslimiyet halini bozmaya, o hali gevşetmeye, vazgeçirmeye çalışır. Fısıldadığı vesveselerle İbrahim’i kararından kuşku duymaya kışkırtır. Çoğu kez doğruları söyleyerek vazgeçirmeye çalışır. Gördüğünün eninde sonunda bir rüya olduğu, Allah’ın insanlardan başkasını öldürmeyi isteyemeyeceği, hele kendi evladının canına kıymayı isteyemeyeceği, bir sabinin canına kıymanın ne kadar ağır bir vebal olabileceği gibi gayet doğru bilgilerle İbrahim’i aldığı emre karşı lakayt bir yola başvurmaya ikna etmeye çalışır.