Cinayetten 100 gün sonra: Kaşıkçı’nın ifşa ettiği cürüm ittifakı
Cemal Kaşıkçı’nın kendi ülkesinin İstanbul’daki konsolosluğuna girip, orada vahşice katledilişinin üzerinden bugün itibariyle 102 gün geçti. İki gün önce bu olayın yüzüncü...
Cemal Kaşıkçı’nın kendi ülkesinin İstanbul’daki konsolosluğuna girip, orada vahşice katledilişinin üzerinden bugün itibariyle 102 gün geçti. İki gün önce bu olayın yüzüncü günü dolayısıyla değişik yerlerde anma toplantıları düzenlendi. Anmalarda sadece bir gazetecinin manevi hatırasına saygı gösterisinde bulunulmadı, aynı zamanda yüz gündür dünya gündeminden düşmeyen bu cinayetin anlamları üzerinde duruldu.
Kaşıkçı’nın ölümüyle ifşa ettiği bir çürümüş, yozlaşmış düzene karşı uyanan insanlık bilincin sembolü haline geldi. Bu çürümüş düzenin iğrenç kokuları burun kemiklerini sızlatıyor ama insan burnu her çeşit pis kokuya zamanla alışıyor. Kaşıkçı cinayeti o pis kokuyu bize bütün yoğunluğuyla tekrar hissettirdi.
Yoksa aslında bu cinayete karışanların temsil ettiği düzen bugün Mısır’dan Yemen’e, Suriye’den Irak’a, Afganistan’dan Libya’ya her yerde haksız ve gereksiz yere dökülen kanların sorumlusu. Petro-dolarlarla tesis edilen düzen, halkların onurunun en büyük düşmanı, insanca yaşama imkanının en büyük engeli, demokratik gelişmelerin en büyük handikapıdır.
Uluslararası düzeyde terörizmi ve aşırılıkçılığı kendi planlarını uygulamanın en sıradan enstrümanları olarak kullanmaktan çekinmiyor. Ama kullandığı bu enstrümanları asla müdahil oldukları bölgelerin halklarının lehine değil, sadece orada halkların en meşru ve haklı taleplerini boğmak için kullanıyor.
Suriye’de, Irak’ta, Somali’de, Kenya’da DAEŞ, Boko, Haram, Şebab, el-Kaide gibi örgütlerin dayandığı zihniyeti de, finansı da, lider kadrosunu da üretip piyasaya süren ve onlar üzerinden dünyadaki İslam algısını yerle bir eden düzen, günün sonunda, kimin terörist olduğuna kimin olmadığına karar verme imtiyazını da en pişkin haliyle kullanmaktan geri durmuyor.
Bu düzenin malum aktörleri sahaya sürdüklerine de terörist diyerek harcamaktan elbette çekinmiyor. Zaten onlar kendileri için sadece basit enstrümanlardır, insan bile sayılmazlar, kullanabildikleri yere kadar el altından besleyip korurlar, ama harcamaları gerektiği yerde de harcamakta bir an tereddüt etmezler. Harcarken satın aldıkları paye, “terörizme karşı cesaretle savaşan kahramanlar” payesi. Bu payeyle istedikleri muhalifleri de aynı koyup damgalama taktikleriyle beraber harcamanın kurnazsa yolunu bulmuş oluyorlar.