Dosttan beklenen dostun ölümü mü olmalı?

Çok tuhaf bir soru bu, farkındayım. Bununla dosttan beklenenin, dosttan beklediğimizin gerçekten onun ölümünü gerektiren bir ilişki biçimine nasıl dostluk denebilir? Sahi kim dostunun ölmesini ister? Kim dost bildiği...

Çok tuhaf bir soru bu, farkındayım. Bununla dosttan beklenenin, dosttan beklediğimizin gerçekten onun ölümünü gerektiren bir ilişki biçimine nasıl dostluk denebilir? Sahi kim dostunun ölmesini ister? Kim dost bildiği birinin şu veya bu beklentinin bir parçası olarak ölmesini arzu eder? Dahası kim, dostunun ölümü karşısında yüreğinde büyük bir yangın yaşamaz? Aksine, dostun ölüm ihtimali karşısında bir başka dostun yapması gereken şey onu ölümüne savunmak, korumak, kollamak değil midir?

Buna rağmen dostlarını öldüren, işin tuhafı, onları öldürerek gerçek dosta ulaştığını zanneden bir ilişki biçiminden bahsediyoruz. Elbette dostun fiziki ölümü değil bahsettiğimiz, belki dostluğun ölümünü işaret edeceğimiz bir zihniyet ve sadakatsizlik ilişkisine dikkat çekmemiz gerekiyor.

Dostu hangi durumda öldürürüz, hangi durumda yaşatırız? İşin sırrı aslında “dosttan...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 631 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar