FETÖ, siyaset ve sosyoloji
FETÖ'nün bugün artık iyice açığa çıkmış gerçekler ışığında, başlangıcından beri niyeti, planı ve programı dışarıya yansıttığından tamamen...
FETÖ'nün bugün artık iyice açığa çıkmış gerçekler ışığında, başlangıcından beri niyeti, planı ve programı dışarıya yansıttığından tamamen farklı olan bir yapılanma olduğu herkes tarafından net bir biçimde görülüyor. Onun bu özelliğini daha önce bir şekilde fark etmiş olanlar yok değil. Hareketin yaptıklarıyla söyledikleri arasında hep bir mesafe bir fark hatta bir tezat olduğunu tespit edip söyleyenler hep oldu. Ama bir yere kadar bu söylemler her dini yapı veya siyasi hareket için söylenebiliyor olduğu için bunların arasında Gülen hareketinin aslında bir FETÖ olduğunu öngörmemiş olmak anlaşılabilir bir durum oluşturuyor.
Hareketin içindeki FETÖ'yü bütün boyutlarıyla daha erkenden görebilmek ve gereğini yapmak konusunda istihbarat veya siyasetin sergilemiş olduğu refleks zayıflığının kuşkusuz bir sürü açıklaması vardır. Bu konuda tedbir alması beklenen istihbarat ve güvenlik aygıtları içinde bu yapının yerleşikliği, alınan tedbirleri önceden zaten hemen topraklamaya hazırdır. Siyasetinse bir kısmının hareketi hep potansiyel bir müttefik olarak görmesi bu yapının her zaman en iyi değerlendirdiği fırsat alanlarından biri olmuştur.
İşte 17 Aralık'a kadar hareketi AK Parti'nin bir müttefiki olarak gören CHP, HDP ve kısmen MHP, FETÖ'nün yargı darbesini Erdoğan'dan kurtuluşun bir altın fırsatı olarak değerlendirip hepsi birden onu korumaya aldı.
AK Parti'nin 17 Aralık'a kadar, (aslında 7 Şubat 2012'ye kadar, hatta bir açıdan Mavi Marmara günü olarak 31 Mayıs 2010'a kadar) yapıyla bir ittifakı sürdürdüğü doğrudur. Ancak daha önceden, sözkonusu tarihlerde başlamış olan kırılmaların 17 Aralık'ta tam bir savaşa başlamasının sebeplerine bakmadan muhalefet partilerinin FETÖ'ye AK Parti karşısında bir müttefik olarak sarılarak ona karşı mücadeleyi sekteye uğratmış oldukları da bir gerçek.