Göç sorununa bir de buradan bakalım
Türkiye’nin göç alan bir ülke olmasının yarattığı sorunları konuşuyoruz bugün. Tabi sorunlara odaklandığımızda işin asıl büyük, olumlu boyutunu unutuyoruz. Oysa bir göç hedefi...
Türkiye’nin göç alan bir ülke olmasının yarattığı sorunları konuşuyoruz bugün. Tabi sorunlara odaklandığımızda işin asıl büyük, olumlu boyutunu unutuyoruz. Oysa bir göç hedefi olmak ülkenin ne kadar yaşanabilir olduğunun da bir göstergesidir. Ülkelerinde karşılaştıkları bir çok ekonomik ve siyasi sorunlardan dolayı insanların başka yerlere değil de Türkiye’ye geliyor olmaları Türkiye’nin ekonomik hayat seviyesi itibariyle de siyasi özgürlükler ve adalet bakımından da nispeten ne kadar iyi durumda olduğunu gösteriyor. Nitekim Avrupa’nın birçok ülkesine de gitmeye çalışıyor göçmenler ve Avrupa da bunun yarattığı sorunları konuşmak durumunda kalıyor.
O yüzden Türkiye şu anda dünyanın her yanından göç dalgalarının yarattığı sorunları konuşuyor, çözmeye çalışıyor. Elbette bu göç taleplerinin tamamını Türkiye’nin karşılaması mümkün değil. Dünyadaki gelir adaletsizliği ve yönetim adaletsizlikleri insanları yaşadıkları yerlerden itiyor, müreffeh ülkeler ise bu göçmenleri kendine cezbediyor.
Dünya düzeninin sahibi olan Batılılar bugün dünyanın birçok yerindeki adaletsiz gelir dağılımından sömürgecilikleri dolayısıyla birinci dereceden sorumlular. O yüzden aslında bir bakıma onların karşılaştıkları göç dalgaları onların sömürgeci cürümlerinin bir bedeli oluyor. Oysa Türkiye’nin göç kaynağı ülkelerde yaşanan ne siyasi ne de ekonomik sorunların oluşumunda bir pay sahibi değil.
Ancak Türkiye’nin bu ülkelerin hepsiyle tarihi bağları var. Göçün Türkiye’ye yönelmesi hem Türkiye’nin refah seviyesinde kayda değer ve gözle görülür iyileşmesi hem de göçmenlerin Türkiye’ye bakışıyla ilgili bir konudur. Belki göçmenler Avrupa’ya, Amerika’ya iki yüzyıllık sömürgeden doğan alacaklarını tahsil etmeye gidiyorlar, ama Türkiye’ye kendi ailelerinden hali vakti yerinde olan birinin sıcak, güvenilir yuvasına sığınmak üzere geliyorlar.
Türkiye’de artan göçmen varlığının işaret ettiği bir gerçek, Türkiye’nin dünyadaki iddialı varlığıyla da çok yakından ilgilidir, o yüzden bu sorunla baş ederken bu noktayı da asla ihmal etmememiz gerekiyor. Göçmen sorununa yaklaşırken Türkiye’yi bu “kendiliğinden iddiasının” gerisine düşürecek, bu iddiaya yakışmayacak durumlara da yol açmamak gerekiyor.
Türkiye’ye tarihinden, kimliğinden, konumundan ve bugünkü yükselişinden doğan bir rol yazılmıştır ve göçmen varlığı da bu rolün, bu konumun kaçınılmaz bir parçasıdır. Türkiye bu konumundan sayın Cumhurbaşkanımızın dediği ve en son İçişleri Bakanımızın tekrarladığı gibi “bir milim cayamaz”. Bir milim cayarsa şimdiye kadar dünyaya söylediği bütün sözleri de yemiş olur. Son 17 yıldır dünyaya anlattığımız en önemli mesajlarımız bu insani siyasete dair olanlarıydı. Bu mesajların altı da bilhassa mazlumlara sığınak olma konusunda sergilediğimiz pratiğimizle dolduruluyordu.