İman ve inanılamayan

Doğrusu, bir şeyler azıcık inanılmaz göründüğünde en çok ihtiyaç duyulan şey inanç değil midir? İnanç ancak bazı şeylere inanmanın imkansız olduğu ölçüde inanç değil midir?

Modernist pozitivist bilimselcilik karşısında yaşadığımız zihinsel savrulmaların inançlarımızı ne hale getirdiğine dair sayısız şahitlikler yaşıyoruz her gün. Oysa pozitivist akılcılığın hegemonyasına maruz kalan sadece Müslümanlar değil. Hıristiyanlar da bu tehdide maruzlar ve genellikle onların daha sorgusuz teslim olduklarını sanırız. Bu konuda yakınlarda çevirdiğim ve Tezkire’nin 71. sayısında yayınlanmış olan ünlü Katolik felsefeci John D. Caputo’nun bir makalesinden bir alıntıyla sizi baş başa bırakmak istiyorum. Yazıdan bir kesitin özetiyle. Bilahare üzerinde konuşuruz:

“O (Phronimos), ihtiyatlı bir insandır ve aptalca şeyler yapmaz. Şanslarının ne olduğunu bilir ve dikkatlice bir riskin alınmaya değer olduğunu düşünerek karar verir. Bu yüzden bir şeye inandığında, onun buna inanmak için iyi nedenlere sahip olduğuna yani oldukça inanılır olduğunu temin edilebiliriz. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 631 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar