Kitabı ve hikmeti öğrenmek, ayetleri anlamak için arınmak
İç ve dış siyasi gündemin telaşesini bir yandan da mübarek Ramazan ayını idrak etmeye çalışarak yaşıyoruz. Bu telaşe Ramazan’ı idrak etmemizi engellememeli. Ramazan, bütün zamanların bir sahibi...
İç ve dış siyasi gündemin telaşesini bir yandan da mübarek Ramazan ayını idrak etmeye çalışarak yaşıyoruz. Bu telaşe Ramazan’ı idrak etmemizi engellememeli. Ramazan, bütün zamanların bir sahibi olduğunu ve yaşamakta olduğumuz her şeyin insanlık tarihinde bir lahzadan uzun olmadığını hatırlatmaya, gafletten uyandırmaya gelir her yıl. Yaşadığımıza zamanların ötesinden bakabilmeyi ve bu hayata gömülüp kalmamayı, hele bu lahzayı ebet-müddet zannetme yanlışına düşüp haddimizi aşmamaya çağırır.
Neticede doğumumuzla ve ölümümüzle birbirimize eşitlenerek gelmiş olduğumuz bu hayatta iki an arasında yaşadığımız tek şey bir dizi imtihandır. Bu imtihanlarda en sağlam tüyoyu Ramazan aylarında ve Hac günlerinde alırız. O da, bu dünyada fani olduğumuz ve yapıp ettiklerimizin hepsinin hesabını öbür dünyada vereceğimizdir.
Ne biz, ne de bizim hiçbir eserimiz bu dünyada baki kalmayacak. Baki kalacak olan sadece O’dur. Ve O, bizim bugünkü yaptıklarımızdan, yapabileceğimiz halde yapmadıklarımızdan, niyetlerimizden ve amellerimizden, açığa vurduklarımızdan ve gizlediklerimizden bize hesabı sorabilecek tek varlıktır.
Bizim bu dünyadaki bütün çırpınmalarımızın hepsi sadece ve sadece o Büyük Gün içindir. O Gün herkes için gelip çatacak. Önemli olan o Büyük Günün şuurunda olup, ona hazırlanmaktır. Ramazan’ın idrakinde olmak bu şuura bizi yaklaştırır.
Ramazan, içinde o büyük güne hazırlanmak için Kur’an’ın indiği Kadir gecesinin bulunduğu aydır. O yüzden Ramazan’ı idrak etmenin en sağlam yolu Kur’an’ı bolca okumak, üzerinde düşünmek, onu anlamaya çalışmaktır. Ramazan bir yanıyla da Kur’an ayıdır. Kur’an bütün zamanlarda okunacak bir kitaptır elbet. Ancak Ramazan’da okunmasının ayrı bir etkisi, ayrı bir anlamı vardır.
Ramazan Kur’an’ı vahyedenin istediği gibi anlamaya insanı daha fazla yaklaştıran bir ortam sağlıyor. İnsanın ölmeden önce ölümü hissettiği, bunu bütün iliklerine kadar ruhuyla-bedeniyle yaşadığı bir ortam, Kur’an’ı da anlamaya daha yakın bir ortam sunar. İnsanı tezkiye eden, eğiten ve Kur’an’ı dinlemeye hazır hale getiren ortamlar lazım.